banner440

google.com, pub-6607037292168000, DIRECT, f08c47fec0942fa0
BİST
4.854,16
ALTIN
1.043,73
DOLAR
18,62
STERLİN
22,41
EURO
19,31

Gerçekten meclis miydi ?

Orası tartışılır.

Önce İl Başkanı Şemsettin Ceyhan çıktı kürsüye.

Heyecanı yerindeydi.

Çok heyecanlı bir şekilde, kürsüyü iyi kullandı.

Ceyhan, jest ve mimiklerine hakim genç bir politikacı.

İletişim ve kürsü konusunun biraz daha üzerine düşerse, beden dilini geliştirirse, ses tonlamalarını ayarlarsa çok daha iyi bir seviyeye geleceğini düşünüyorum.

Toplantıda en önemli dikkat çeken ayrıntılardan bir tanesi ise Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın mütevazılığıydı.

Açıkçası Karaosmanoğlu’nun ve Işık’ın dışında toplantıda pek ayakları yere basan kimse göremedim.

Güç zehirlenmesi artık tabana kadar yayılmış durumda.

İl Başkanı Şemsettin Ceyhan’ın teşkilata yönelik uyarıları o nedenle çok daha fazla önem kazanmıştır.

Ne dedi peki Ceyhan ?

Sanal alemden inin, sokağa gidin dedi.

Mahallenizde seçmene yapışın ve 7 Haziran’a kadar bırakmayın dedi teşkilat mensuplarına.

Tabi artık bir çoğunun ayakları yerden kesildiği için, pek kulakları duymamış olabilir !

Fikri Işık’ın konuşmasında ise çok çarpıcı detaylar vardı.

Işık, özellikle paralel yapı olarak adlandırdığı inanç grubuyla ilgili önemli pişmanlıkları açıkladı.

Bu pişmanlığın başında ise CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’a yapılan kaset komplosu yer alıyor.

Bilindiği üzere Sayın Baykal 2010 yılında kaset olayıyla birlikte CHP Genel Başkanlığı koltuğundan uzaklaştırılmıştı.

Onun ardından ise 2011 yılında “kaset” yollu siyaset MHP’yi vurdu.
MHP’li çok sayıda politikacının özel yaşamlarından kesitler sunan görüntüler, internet ortamında yayınlandı.

Akabinde ise herkesin bildiği üzere iktidar partisini hedef alan ses kayıtları yayınlandı.

Fikri Işık direkt olarak söylemese de, onun konuşmasından çıkardığım en büyük mesaj, Deniz Baykal’a yapılan komployu Gülen Hareketi ile ilişkilendirmesiydi.

Ve Işık’ın sözlerinden çıkardığım ikinci bir mesaj ise o dönemde Ak Parti’nin kaset siyaseti yaparak, Baykal’ın gidişine ön ayak olmasıydı.

Yani kısacası o dönemde Ak Parti, Deniz beye yapılan kaset komplosunu, kurmaca olarak görseydi, Erdoğan seçim meydanlarında, “ne özeli, genel genel” diye haykırmasaydı, ülkenin şu anki durumu çok farklı olurdu.
Belki de işte tam bu noktada Fikri Işık’ın pişmanlığı başlıyor.

Kim bilir, belki Recep Tayyip Erdoğan bile pişmandır.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.