BİST
4.854,16
ALTIN
1.043,73
DOLAR
18,62
STERLİN
22,41
EURO
19,31

Bir partinin kuruluş hikayesinden bahsetmek istiyorum.

14 Ağustos 2001’de kuruldu o parti.

Henüz ismi bile belli değilken ben o partiyi kuran kişilerle yan yanaydım.

Özgür Kocaeli Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni İsmet Çiğit (İsmet ağabey) İdris, Nihat Ergün ve arkadaşlarını takip et. Tayyip Erdoğan’ın kuracağı partide Nihat Ergün muhtemelen Kocaeli İl Başkanı olarak görev alacak’ demişti.

Bu görevlendirme sonrası o günden sonra Nihat Ergün ve arkadaşlarını takip etmeye başladım.

AK Parti kurulmadan önce Nihat Ergün ve arkadaşlarının ilk toplantıyı Otel Asya’da gerçekleştirdiklerine tanık olan tek gazeteciyim.

AKP’nin ilimizdeki ilk faaliyet merkezini de herkes bilmez.
 
Tam 10 yıl aralıksız AKP’lilerle birlikte dere tepe gezdim.
 
Görevim onların faaliyetlerini haber sayfalarına taşımaktı.
 
Çok uzatmak istemiyorum, detaylara girersem yaz yaz bitmez.
 
Geçtiğimiz günlerde AK Parti’nin kurucularından biri beni aradı.
 
'İdris, sen hiç değişmedin. Çok iyi hatırlıyorum 2004’de o dönemin AKP’li yöneticilerini bile parti binasında gözlerinin içine bakarak eleştirirdin. Onlarda senin eleştirilerini olgunlukla karşılarlardı. Şimdi o günkü hallerinden eser yok’ dedi.
 
Gülümsedim ve ‘Hep söylüyorum üstadım değişen ben değilim. İktidar gücü bunları şımarttı. Son yıllarda yalanı ve iftirayı da alışkanlık haline getirdiler. Sarf ettikleri sözlerle milletin aklıyla adeta alay ediyorlar. 2002'deki o AK Parti öldü' karşılığını verdim.
 
Tam 10 yıl aralıksız AK Parti’lilerle iç içe olan İdris Çelebi, eleştirince kötü adam oldu!
 
Oysa ben eskiden de eleştirirdim.
 
Gazeteci olaylara eleştirel gözle bakan kişidir.
 
Beni kimse iktidara yaranmak için takla üstüne takla atanlarla karıştırmasın.
 
Benim yanıma gelip de AK Partililere söven, sonra da köşelerinde AKP’lilerle ilgili övgü dolu yazılar kaleme alan ikiyüzlü meslektaşlarımın yaklaşımlarından memnun olanlar benden de aynı davranışı beklemesinler.
 
Zira boşuna beklerler ve bunu görmeye de ömürleri yetmez.
 
Benden yalaka olmaz.
 
Benden ikiyüzlü biri de olmaz.
 
Ben mertçe konuşurum, mertçe yaşarım.
 
Eğer karakter fukarası olsaydım şu anda Kocaeli’nin en zengin gazetecilerinden biriydim.
 
Tam 10 yıl AK Partililerle iç içe olan biri olarak istediğim her şeyi de alırdım.
 
Ankara’da yanımda görev yap diyen bakanlar, belediyede yanımda görev yap diyen başkanlar oldu.
 
Bu teklifleri nazik bir dille teşekkür edip reddettim.
 
Bir dönem Saraybahçe Belediyesi’nin Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü biriminde görev yapmış olmamda; tamamen Halil Vehbi Yenice’ye duyduğum saygıdandır.
 
Nevzat Doğan seçildikten sonra ’Sana bir oda verecekler oturduğun yerden maaş alacaksın’ denmesine ve çok ısrar edilmesine rağmen kabul etmeyerek İzmit Belediyesi’nden ayrılmıştım.

Kocaeli’de, hele de bir seçim öncesinde iktidar partisinin adaylarını eleştirip, muhalefet partisinin adaylarını överek ayrım yapmak gibi bir durum içine girmem.
 
Bunu bu köşede kalemimi kullanarak asla yapmam.
 
Benim gazetecilik anlayışıma ters bir durumdur.

Elbette bir ilçenin adayı ya da adayları ile ilgili değerlendirme de yapabilirim.


Dikkat ediyorum; yandaş diye tabir edilen iktidara yakın gazetelerde muhalefet partilerinin haberlerine bile yer verilmiyor.
 
Muhalefet partileriyle ilgili baştan aşağıya yalan ve iftira olan haberler yayınlayarak halkı kandırmaktan da utanmıyorlar.
 
Kalemlerini satan, kendi iradeleriyle hareket edemeyen o gazeteci arkadaşlara acıyorum.
 
Bu dünyadaki en büyük zenginlik itibardır.
 
Sizde zerresi bile yok!
 
Bana ‘Sen özellikle sosyal medyada Reis’i, yani Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı çok eleştiriyorsun. Böyle giderse seni de hapse atacaklar’ diyen meslektaşlarım bile var.
 
Korkak meslektaşlarıma şunu bir türlü anlatamadım; 
 
Korkaklar sık sık ölür, cesurun ölümü bir defadır.
 
Ve kim çevresine korku yayıyorsa, kendisi de korkuyor demektir.
 
Korkmayın cesur olun. Gazetecilik bilgi, özgüven ve yürek ister.
 
Birileri beni hapse atacakmış.

Buyursunlar atsınlar.

Hadi denesinler!
 
Hapse atacaklar diye korkup kimseyi övemem.

Bunu da kimse benden beklemesin.
 
Hukuku iyi bilirim.
 
Ve kolay kolay da açık vermem.
 
Ha tüm bunlara rağmen bir yolunu bulurlar seni hapse atarlar diyenlere de şu karşılığı veriyorum; Hiç önemli değil paşa paşa cezaevinde yatarım ve zerre kadar da üzülmem. 
 
Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz. 

Yufka yürekli biri olsam böyle bir yazı bile yazamazdım.
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her durumda kendisini haklı gören biri gibi davranıyor.
 
Ve üstelik herkese de laf yetiştirmeye çalışıyor.
 
Sarf ettiği sözlerin AK Partilileri bile rahatsız ettiğinin farkında da değil.
 
Eğer ‘Ne kadar çok konuşursam, o kadar çok oyum artar’ diye düşünüyorsa yanılıyor.
 
Zira papaz her zaman pilav yemez.
 
‘Artık baydı, hep aynı sözleri duymaktan çok sıkıldık’ diyenlerin sayısı da çok arttı.
 
Gerçek bu ve bizim işimizde gerçeklerdir.
 
Fransız yazar Viktor Hugo’nun da dediği gibi; Bir ülkede dalkavukluk ve yalakalık getirisinin değer kazanması demek, o ülkenin sonunun geldiği demektir.
 
Başka da söze gerek yok.
 
Sevgiyle kalın, Gerçek Kocaeli’de kalın!

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.