BİST
4.854,16
ALTIN
1.043,73
DOLAR
18,62
STERLİN
22,41
EURO
19,31

Bir diğer adı "Ergenekon Bayramı"dır.
 
Hun, Göktürk, Uygur, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde örfi bir bayram olmuş ve merasimler, eğlencelerle olagelmiştir.
 
Yani bugün Büyük Selçuklu Devleti'nin tarihi sınırlarında bulunan her yerde Nevruz bayramı yöresel bazı farklılıklar dışında, aynı anlam çerçevesinde kutlanmıştır.
 
Nevruz, Kuzey Kıbrıs'tan Doğu Türkistan'a kadar ulusun ulu günü, yeni yıl habercisi ve bahara ulaşmak gibi anlamlar ifade eder.
 
Ayrıca "Nevruz Sultanı", "Mart Dokuzu" gibi isimlendirmeler de yapılır. 
 
Özellikle gelişmemiş ve kırsal kesimlerde böyle adlandırılmaktadır.
 
Nevruz, her şeyden önce İslam’a dayandırılması yanlış olan, aynı zamanda Alevilikle, Sünnilikle, Bektaşilikle bağdaştırılamayan, Türklerin İslamiyet’i kabulünden çok daha gerilere uzanır.
 
"Uygur Halk Ağız Edebiyatının Esasları" adlı eserde bu bayramın çok eskiye dayandığı, Kazak, Kırgız, Özbek ve Tatar Türkleri tarafından kutlanıldığı ve Çin halkı üzerinde büyük etkiler yarattığı bilinmektedir. Yine bu eserde merasimin kaide ve kuralları yer almaktadır.
 
Bu kural ve kaidelere binayen; nevrûz-nâme adı verilen koşak ve beyitler hazırlanır.
 
Nevruzun olduğu gün halk, ibadethanelere, camilere, mescit, takke veya pazar yerlerine toplanırlar. 
 
Buralarda dans gösterileri, çeşitli eğlenceler, oyunlar oynanır.
 
Şair ve atışmacılar (koşakcı) aralarında atışırlar. 
 
Bu topluluk münasebetiyle gençler şiir yoluyla birbirleriyle muhabbet ederek; kendilerini açarlar.
 
Okuyan çocuklar (okuyucular denilir) nevruz şarkısı söylerler.
 
Öğrenciler ağaçlara yazılan nevrûznâmeleri taşıyarak birbirleriyle değiştirirler. 

Bu sayede ilme teşvik edilmiş olunur.
 
Cemaat para toplayarak kazanlar kaynatır.
 
Zengin aileler kendi yaptıkları yemekleri merasim alanına getirirler.
 
Anadolu'da ve Trakya’da birçok yerde nevruz, Allah'a secde ve iman ile kutlanırdı.
 
Değişik yerlerde de eğlenceler düzenlenir; evler temizlenir, yemek şölenleri verilir, küs olanlar barışır; suçlular affedilirdi.
 
Nevruz gününde göze sürme çekildiğinde, bazı hastalıklardan ve özellikle göz ağrısından kurtulanacağına, gusül abdesti alanın o yıl içerisinde hastalıktan uzak kalacağına inanılırdı.

Doğu Anadolu'da, özellikle Antep ve Diyarbakır'da 21 Mart'ı 22 Mart'a bağlayan gece nevruz olarak kabul edilir.
 
Saati belli olmayan bir vakitte gökte görünen bir kız ve kuş kılığına girmiş bir ermiş nevruz olarak kabul edilirdi.
 
Bu saatlerde uyumayanların dua ve dileklerinin kabul olacağına inanılırdı.
 
Nevruz olayı hem edebî, hem folklorik yönüyle toplumda çok büyük etkiler yaratmıştır.
 
Merasim gereği olagelenler koşmalara, kopuzlara, türkülere mâl olmuştur. Özellikle Türk-Uygur ağzının gelişmesinde büyük rol oynamıştır.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.