MHP lideri Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'ın isteğiyle örgütün silah bırakmasıyla devam eden süreç, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin 24 Kasım'da (2025) İmralı'ya giderek görüşmesiyle sürüyor.
DEM Parti ve muhalefetin talebine karşın tutanaklar paylaşılmadı; Öcalan'la yapılan görüşmenin sadece kısa bir özeti okundu. (4 Aralık 2025)
Komisyonda yasa önerilerini de açıklayan AKP, yasa yapım sürecine geçiş koşulunu, "devletin ilgili otoritesinin 'bundan sonra terör yoktur' demesi" olarak açıkladı.
Komisyonun açılış konuşmasını yapan Kurtulmuş, komisyonun bugüne kadar 134 kişi ve kuruluşu dinlediğini, Abdullah Öcalan'la yapılan görüşmeyle "dinleme faslı"nda sona gelindiğini söyledi. Süreçte en hassas ve kırılgan döneme girildiğini vurgulayan Kurtulmuş, siyasi partilere dil ve üslup uyarısında bulundu.
MHP, 120 sayfalık raporunu geçtiğimiz günlerde Meclis'e sundu. MHP'li Feti Yıldız'dan konuyla ilgili gelen "Hukuken yapılacak şeyler şarta bağlı. Örgütün tamamen dağıtılması silahların teslimi bu hususun da güvenlik güçleri tarafından tespit edilmesine bağlı. Suça karışmamış olanların teslim olmaları halinde ceza görmeyecekleri ancak herhangi bir cezaya muhattab olmama manasında değil bu. Tamamen beraat şeklinde anlaşılmaması lazım. Denetimli serbestliğe de tabi olacaklar. Rapor konusunda bir araya gelir ortaklaşırız” açıklaması dikkat çekti.
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, "'Suça karışmamış PKK'lı' ifadesini eleştirerek hukukun değil, siyasetin ürettiği bir tanım olduğunu söyledi. Destici'nin "Terör örgütü üyeliğini suç olmaktan çıkaran her açıklama, her düzenleme adalete ağır bir darbe olacaktır. Hülasa; Devlet, 'terör ve terörist aklama' tuzağına düşmemelidir" çıkışı dikkat çekti.
'ASIL SORUDAN KAÇILIYOR'
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, X hesabından yaptığı paylaşımda şunları kaydetti:
"Türkiye yeni bir kavramla tanıştırılıyor: 'Suça karışmamış PKK'lı.' 'Suça karışmamış PKK'lı' ifadesi hangi aklın, hangi hukukun ürünü? Dünyanın en kanlı bir terör örgütüne mensup bir teröristin suça karışmadığını, kim, nasıl ve hangi şaşmaz kriterlere göre tespit edecek? Yoksa 'beyan esastır' mı denilecek?
Asıl sorudan kaçılıyor: Silahlı bir terör örgütüne üye olmak zaten başlı başına suç değil mi? Türk Ceza Kanunu çok açık: TCK 314'e göre silahlı örgüte üye olmak suçtur. Kanunlarımızda 'Suça karışıp karışmamak' diye bir 'gri alan' yoktur. Bir süreç yürütülüyor diye 'hukuk' neden eğilip bükülmeye çalışılmaktadır. Dağda roketatar, keleş, mayın taşıyıp 'ama suça karışmadım' demek hangi mantığa sığar? Sanki bu eşkıya takımı dağlara çiçek toplamaya çıkmış.
Hüküm açıktır: PKK bir terör örgütüdür. Bu yapıya katılan, destek veren, lojistik sağlayan, propagandasını yapan herkes bu örgütün parçasıdır. Silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek dahil olmak, hiyerarşik yapısına girmek yasal suçtur. 'Suça karışmamış PKK'lı' ifadesi hukukun değil siyasetin ürettiği bir tanımdır. Terör örgütü üyeliğini suç olmaktan çıkaran her açıklama, her düzenleme adalete ağır bir darbe olacaktır. Hülasa; Devlet, 'terör ve terörist aklama' tuzağına düşmemelidir."
Körfez’de NİMOSK Karting Yarışı ilgi ve heyecanla takip edildi
Anahtar Partisi Karamürsel İlçe Yürütme Kurulu toplandı
Belediye Başkanı Gülşah Durbay amansız hastalığa yenildi
Belediyeyi eleştiren gazetecilere ağır hakaretler etti






