banner743

banner741

BİST
4.854,16
ALTIN
1.043,73
DOLAR
18,62
STERLİN
22,41
EURO
19,31

Yoksula verilmesi gereken sosyal yardımlar garantili ihlaleler için eritiliyor

CHP'den 2026 Bütçe Kanun Teklifi'ne muhalefet şerhi düştü: "Sayıştay denetimi yetersiz, KKM yükü saklanıyor, garantili projeler bütçeyi sarsıyor, yoksula verilmesi gereken sosyal yardımlar garantili ihlaleler için eritiliyor. 

09 Aralık 2025 00:08
Yoksula verilmesi gereken sosyal yardımlar garantili ihlaleler için eritiliyor

CHP, 2026 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ve 2024 yılı kesin hesap kanunu teklifine muhalefet şerhi düştü. Şerhte, bütçe sürecinin Anayasa ve 5018 sayılı Kanun hükümlerine uygun yürütülmediği, bütçe hakkının sistematik biçimde aşındığı, eğitimden sağlığa, çevreden gençlik politikalarına kadar pek çok alanda ciddi yapısal sorunlar bulunduğu belirtildi.

CHP'nin 2026 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'ne ilişkin 863 sayfalık muhalefet şerhinde, bütçe hakkı, makroekonomik perspektif, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ekonomideki faturasının değerlendirilmesi, Türkiye ekonomisi, özel hesap uygulamaları, bakanlıklar ve bazı bakanlıklara bağlı olarak kurulan vakıflar gibi başlıklar ele alındı.

ZEYBEKÇİ’NİN İTİRAFI HATIRLATILDI

2026 yılı merkezi yönetim bütçe kanun teklifinin rakamsal açıdan değerlendirmesi yapılan şerhte, Türkiye ekonomisinin potansiyel büyüme hızının yüzde 5 olarak kabul edildiği belirtilerek "2024 yılında yüzde 3,3 olan büyüme hızının, 2025 yılında da yüzde 3,3’te kalacağı, 2026 yılında yüzde 3,8’e, 2027 yılında yüzde 4,3 olacağı öngörülüyor. Bu gerçekleşirse Türkiye ekonomisi arka arkaya dört yıl yüzde 5’in altında büyümüş olacak ancak 2024 ve 2025 yıllarında olduğu gibi büyüme oranının 2026 yılında da hedefin altında kalması büyük olasılık" ifadeleri kullanıldı.

Değerlendirmede, milli gelirle ilgili tahmin ve veriler 2025 yılında Türkiye’de dolar bazında enflasyonun yüzde 13 olarak gösterdiği belirtilerek 2025 yılındaki 17 bin 748 doların Türkiye’deki satın alma gücü, 2024 yılında 15 bin 706 doların satın alma gücüne eşit bulunduğu kaydedildi. Kişi başına gelirin 17 bin doları aşmasında ekonomik bir başarı olmadığı ifade edilen şerhte, "Aksine sıcak paraya yıllık olarak dolar bazında ödenen yüzde 25 faizin payı var. AKP’nin Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi, geçen ay yaptığı bir açıklamada Türkiye’nin dolara yıllık yüzde 25 faiz kazandırdığını itiraf etti. 2024 yılında gelen 100 bin doların yıl sonunda 125 bin dolara çıktığını söyledi" denildi.

ÖDENEKLER VE SAPMA PAYINDA KAOS

Değerlendirmede, 2017 Anayasa değişiklikleriyle TBMM’nin bütçe hakkının zayıflatıldığı, bütçenin çıkmaması halinde bir önceki yıl bütçesinin yeniden değerleme oranında uygulanması düzenlemesinin Meclis’in yetkisini işlevsizleştirdiği belirtildi.

Karşı oy metninde, Sayıştay’ın 2024 Genel Uygunluk Bildirimi’nde ödenek ve gider sapmalarını bütüncül değerlendirmediği, sapmaların TBMM’nin bütçe hakkını tartışmalı hale getirdiğinin rapora yansıtılmadığı ifade edildi.

CHP, yedek ödenek uygulamasında yüzde 2’lik sınırın başlangıç ödeneğine ilişkin olmasına rağmen fiiliyatta bu sınırın aşındığını belirtti.

Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan aktarmaların şeffaf şekilde incelenmediği vurgulandı.

Değerlendirmede, devlet okullarındaki temizlik ve güvenlik personeli eksikliğini "devam eden ciddi bir sorun" olarak nitelendirildi. 59 bin 336 okuldan yalnızca bin 32’sinde sabit okul kolluk görevlisi bulunduğu, kadrolu güvenlik görevlisi atamasına yönelik bir çalışma olmadığı, TYP kapsamındaki geçici personelin 6 ay denilirken 9 aya çıkarıldığı, öğretmenlere yönelik şiddetin arttığı, İbrahim Okutgan ve Sibel Turan öğretmenler ile Miray Arslan’ın okullardaki güvenlik eksiklikleri nedeniyle yaşamını yitirdiği hatırlatıldı.

CUMHURBAŞKANLIĞI’NIN BÜTÇESİNE MERCEK

Bütçeden yapılacak toplam yatırım harcamasının sadece yüzde 11 oranında artığına dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi:

"İktidar, cari ve faiz harcamaları için para ayırabilmek için yatırım harcamalarını reel olarak kısıyor. Başlangıç ödenekleri itibariyle bütçeden eğitime ayrılan pay 2025 yılına göre yüzde 32,8 oranında artarak 2 trilyon 896 milyar liraya çıkarılıyor. Bu tutar 2026 bütçesinin yüzde 15’ine denk geliyor. Bütçeden sağlık harcamaları için ayrılan kaynak 2025 yılı başlangıcına göre yüzde 44,1 oranında artarak 1 trilyon 954 milyar liraya çıkarılıyor. Bu bütçenin 136 milyar lirası şehir hastanelerinin kirası ve hizmet bedeli olarak ayrıldı. Bu arada bütçeden ayrı olarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sağlık harcamalarının da bu yıla göre 29,8 oranında artarak 1 trilyon 1872 milyar liraya çıkacağı tahmin ediliyor. Cumhurbaşkanlığının bütçe ödenekleri 21,3 milyar liraya çıkarılıyor. Bu yıla göre en az yüzde 25,8 oranında artış var. Enflasyonun yüzde 16 olarak hedeflendiğini hatırlarsak Cumhurbaşkanlığı ödeneklerinde reel olarak yüzde 8 artış yaşanacak. Cumhurbaşkanının itibardan tasarruf etmeye niyeti olmadığı anlaşılıyor. Bu rakamlara örtülü ödenek harcamaları ise dahil değil. Yasaya göre Cumhurbaşkanı 'kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri' adı altında 2026 yılında 86 milyar lirayı harcayabilecek."

KARŞILIKSIZ PARA MI BASILACAK?

Şerhte, AK Parti'nin uzunca bir süre başarılı bir şekilde uyguladığı yoksulluğu yönetme stratejisini bile terk ettiği kaydedilerek "Mali kaynak kısıtına girince fakirden alıp zengine aktarmaya yönelmiş, kur korumalı mevduat uygulaması ile yine rantiye kesimine kaynak aktarmaya devam etmiştir. AKP ve fakirliği yönetme amaçlı kurgulanan sosyal harcamalardan faiz ve ödeme garantili projeler lehine kısıtlamaya başlamıştır. Zor zamanlarda tercih yapma zorunluluğu ortaya çıkınca iktidarın sınıfsal niteliği hemen ortaya çıkıvermiştir" ifadeleri kullanıldı.

"Tüm yükün Merkez Bankasına aktarılma hamlesi KKM’nin devlete olan yükünün tümünün gizlenmesine hizmet ediyor"

İktidarın bütçe açığını düşük gösterdiği belirtilen karşı oy değerlendirmesinde, Kur Korumalı Mevduatın (KKM) yönetimi ve tüm yükü Merkez Bankasına aktarılma hamlesi KKM’nin devlete olan yükünün tümünün gizlenmesine hizmet ettiği ve Merkez Bankasının karşılıksız para basmasına yol açacağı ifade edildi.

Değerlendirmede, "Bu ödemeler bütçe açığını artıracaktı. Şimdi yapılan yeni bir düzenlemeyle bu ödemelerin Hazine tarafından değil tümünün Merkez Bankası tarafından yapılması karara bağlanmış bulunmaktadır. Bu durumda bu ödemeler bütçeye gider yazılamayacağı için bütçe açığı artmayacak ve böylece bütçenin görüntüsü kurtarılmış olacaktır" denildi.

Kamu Özel İş Birliği projelerine değinilen şerhte, CHP tarafından şu eleştiriler yapıldı:

"Kamu-özel iş birliği projelerinin bütçeye olası finansman yükleri konusunda 2026 yılında 238 milyar 500 milyon TL’lik bir kaynak ayrıldığı anlaşılmaktadır. Üç yıl (2026-2028) için tahmin edilen toplam rakamın ise 821 milyar 500 milyon TL’ye ulaşacağı tahmin edilmektedir. 2025 yılı Bütçesinde üç yıl (2025-2027) için tahmin edilen toplam rakamın ise 689 milyar TL’ye ulaşacağı tahmin edilmişti Söz konusu tutarın kur krizi dikkate alındığında gerçekçi bir tahmin olmadığı geçen yılki tarafımızca ileri sürülmüş idi. 2024 ve 2025 yılı Bütçe dokümanlarında olan yer alan tahminler bu öngörümüzü doğrulamıştır. Otoyol-köprü-tünel-havalimanı ve şehir hastaneleri nedeniyle verilmiş bulunan yabancı para cinsinden gelir garantilerinin ileriki yıllardaki yükü konusunda bize dağıtılan bütçe dokümanlarında herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Aslında bu yükümlülüklerin hesaplanarak gelecekte ödenecek borçlar gibi ilgili hesap ve tablolara aktarılması gerekir. Bu yüklerin önümüzdeki beş yılda ne tutarlardan oluşacağının belirlenmesi ve bunun bir cetvel ekinde Bütçeye eklenmesi yönündeki önerimiz kabul görmemiştir."

ABD-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ NE OLACAK?

Şerhte Türkiye ile ABD'de ilişkilerine değinildi. Buna göre, Donald Trump’ın 2024 yılının Kasım ayında yapılan seçimler sonucu ikinci kez ABD Başkanlığına seçilmesi, Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerde şaşırtıcı hızda gelişen bir yakınlaşmaya şahit olunduğu ancak bu yakınlaşmanın aynı ittifakta yer alan iki aktörün karşılıklı saygıya dayalı ve eşitlik temelindeki ilişkisi olarak gerçekleşmediği belirtildi.

Trump’ın Türkiye üzerinde "tahammül sınırlarını zorlayan düzeyde bir tahakküm talebi olduğu" ifade edilen değerlendirmede, şunlar kaydedildi:

"Yalnızca bir yılda Başkan Trump, Başkan Yardımcısı James David Vance, Dışişleri Bakanı Marco Antonio Rubio ve son olarak Türkiye Büyükelçiliği görevi ile birlikte ABD’nin Suriye Özel Temsilciliğini de üstlenen Thomas (Tom) Joseph Barrack’ın Türkiye’ye yönelik açıklamaları Vaşington’daki yeni yönetimin Türkiye’yi ne kadar küçük gördüğünü ve ülkemiz üzerinde nasıl bir tahakküm kurmak istendiğini kanıtlar niteliktedir. ABD temsilcilerinin yalnızca bir yılda yaptıkları küçültücü açıklamalara ne Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne Dışişleri Bakanı Fidan, ne de AKP’nin diğer temsilcileri veya Hükümetin küçük ortaklarından tepki gelmiştir. 2025 yılında Ankara ve Vaşington temsilcilerinin birbirlerine olan yaklaşımı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve çevresinin, tıpkı Donald Trump’ın ilk başkanlık döneminde olduğu gibi ikincisinde de 'iki ülke arasındaki ilişkiyi iki devlet başkanının şahsî arkadaşlığı üzerinden yürütmeyi' amaçladığını kanıtlamaktadır."

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.