Vatandaşların ara zam beklediğini belirterek sözlerine başlayan Ekmen, “Milyonlarca asgari ücretlinin gözü Hazine ve Maliye Bakanlığında, Hükûmet’te, Sayın Cumhurbaşkanı’nda çünkü 1 Ocak’ta kararlaştırılmış 22 bin liralık asgari ücret, bugün itibarıyla 25 bin liralık açlık sınırının gerisine düşmüştür. İster TÜİK'in verilerini baz alalım isterse ENAG ya da İTO'nun verilerini referans verelim, hangi veriyi veya pariteyi baz alırsak alalım, en az yüzde 30'luk bir asgari ücret artışı kaçınılmazdır. Bunun enflasyona etkisinde maalesef iktidar samimi davranmamaktadır. Vergi artışında, birtakım enerji giderlerinde yapılan artışların enflasyona etkisi gözetilmiyor iken asgari ücretli ya da en düşük maaş alan emekli maaşındaki iyileştirmelerin enflasyona etkisi nasıl dikkate alınmakta ve nasıl bir yöntemle hesaplanmaktadır?” diye sordu.
 
FAIZ, KUR, ENFLASYON ÜÇLÜSÜYLE EKONOMI DÜZELMEZ

Ekmen, ekonomi yönetimine çağrıda bulunarak, “Unutulmamalıdır ki asgari ücrette ya da en düşük emekli ücretinde yapılacak iyileştirmeler doğrudan öncelikle gıda, sonra da tekstil giderlerine harcanacaktır. Hiç kimsenin bundan bir tasarruf yapma imkânı ve gücü bulunmamaktadır. Bu, aynı zamanda esnafımızın da birçok sıkıntısının çözülmesi anlamına gelebilecektir. Yoksulluk sınırının 81 bin 733 lira olduğu bir dönemde sadece faiz, kur, enflasyon üçlüsüyle ekonomiyi düzelteceğini zanneden bir ekonomi yönetimine çağrımız: Asgari ücretlinin ve en az maaş alan emeklinin temmuz ayı vesilesiyle hatırlanması gerekmekte ve ücretlerinde bir iyileştirme yapılmalıdır” dedi.