Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan dönüşü gazetecilerle söyleşi gerçekleştirdi. Erdoğan'a reel sektörün içerisinde bulunduğu zorluğa ilişkin şu soru yöneltildi:
"Reel sektörün özellikle krediye erişimi ve maliyetle ilgili de yakınmaları sık duyulmaya başlandı. Reel sektörün desteklenmesine ilişkin hem Eximbank hem Kredi Garanti Fonu yönüyle birtakım adımlar atmayı düşünüyor musunuz?"
Erdoğan soruya şu yanıtı verdi:
"Ekonomi programımızı kararlılıkla uyguluyoruz. Enflasyonda düşüş dikkat çekici biçimde görülüyor. Bu bir süreç ve devam ediyor. Kredi Garanti Fonu'nu ben de önemsiyorum. Yani bu noktada adım atıp Kredi Garanti Fonu'ndan tulumbaya suyu dökmekte fayda var ki hareketlensin.
İnşallah yeni dönemde çok daha farklı bir adımı atacağız. Bu konuyla ilgili olarak da ilgili arkadaşlarımıza gerekli uyarıları da yaptım. Şu anda bunun hazırlığı içerisindeyiz. Bu adımı atmaya mecburuz.
Ekonomide uyguladığımız reçetenin olumlu sonuçlar vermesi doğru yolda olduğumuzun göstergesi. Enflasyondaki düşüş öngörülebilirliği artırıyor. Son 40 ayın en düşük seviyesini gördük. Bu gelişmeler yurtiçinde beklentilerin iyileşmesini sağlarken dış finansmana erişim açısından Türkiye’nin kredi notuna olumlu yansıyor. Bu olumlu tablonun devamı için fiyat istikrarına olduğu kadar finansal istikrar ve büyüme dinamiklerine de çok dikkat ediyoruz."
MURATOĞLU’NUN KALEMİNDEN SERT ELEŞTİRİ
Erdoğan’ın bu açıklamaları iş dünyasında çokça konuşuldu, yorumlandı. Nefes gazetesi yazarı Murat Muratoğlu’nun “O tulumba bu krizi söndürmez!” başlıklı yazısı ise konuya ışık tutan incelemeler arasında en dikkat çekenlerden biri oldu. Muratoğlu, “Yıllarca iktidarın en sadık destekçilerinden biri olan iş dünyasının artık sabrının sınırına dayandığını, zamanında ‘Her şey kontrol altında’ diyerek alkış tutanların, şimdi “Dayanamıyoruz” diye bağırdığını aktardığı yazısında şu ifadeleri kullandı:
Fabrikalar borç batağında debelenirken, esnaf kepenk indirirken, bu çığlıkları daha fazla görmezden gelmek haliyle mümkün olmuyor. En azından zaman kazanmak gerekiyor. Erdoğan çıktı ve yine alışıldık reçeteyi sundu; “Kredi Garanti Fonu’ndan tulumbaya suyu dökelim” Evet, eski usul… Tulumbaya biraz su, piyasaya biraz umut… Ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek devreye girdi; küçük ve orta ölçekli işletmeler için 30 milyar liralık destek paketi! İlk bakışta kulağa hoş geliyor. Ne güzel… KOBİ’ler canlanacak, ekonomi nefes alacak… Öyle mi? Durun bir dakika ya... O 30 milyar lira, bugünün kuru ile sadece 770 milyon dolara denk geliyor. Türkiye gibi on binlerce işletmenin yaşam mücadelesi verdiği bir ülkede bu para neye fayda? Gerçekten bir çözüm mü bu, yoksa sadece ‘bir şeyler yapıyoruz’ pozu mu?
KOBİ’LERİN GERÇEK KURTULUŞU MU?
“Hükümetin 'KOBİ’ler bizim can damarımız' cümlelerini duyunca duygulanmamak elde değil ama samimi olsunlar, canımı yesinler… Bu paketle kaç firma kurtulur onu söylesinler?” diyen Muratoğlu, devamında şu sözleri kaleme aldı:
“Ellerinden geleni yapıyorlar, hiç yoktan nefes aldırıyorlar diyenler çıkacaktır. Peki işlerin bu raddeye gelmesini kim sağlamıştır? Nitekim sorun şu ki; bu paralar üretime ya da yatırıma gitmeyecek. KOBİ’ler bu kredileri alacak, maaş ödeyecek, fatura kapatacak, kirayı dengeleyecek. Yani günü kurtaracak… Kredi çekerek eski kredisini ödeyen KOBİ’ler batık dili ve edebiyatı bölümüne devam edecek.
Ekonomiyi toparlamak kolay iş değil. Strateji ister, liyakat ister, uzun vadeli vizyon ister… Bunlarla zahmetli işler… Onun yerine klasik ‘kredi verelim, sorun çözülmüş gibi yapalım’ kolaycılığı… Bari geçmiş tecrübelerden ders alınsaydı.
ÖDENEMEYEN KREDİLER VE ZİNCİRLEME KRİZ
Yakın gelecekte Türkiye’nin en büyük ekonomik problemini “bugün verilen, geçmişte verilmiş ve yarın verilecek olan kredilerin ödenememesi” olarak açıklayan Muratoğlu yazısına şu sözlerle devam etti:
“Sorun halının altına süpürülemeyecek kadar büyüdü... Alacaklarını tahsil edemeyen işletmeler, zincirleme bir kriz yaratıyor. Herkes birbirine borçlu ama kimsenin ödeme gücü yok! Esnaf, tüccar, sanayici… Herkes aynı çıkmazda. Peki ya halk? Onlar da tıkanmış durumda. Maaşlar erimiş, birikim hayal olmuş, temel ihtiyaçlar bile lüks haline gelmiş. Bu tabloda üretilen malı kim satın alacak? Kuş kadar krediyle dev ekonomiyi ayağa kaldırmak… Defalarca denendi. Ama olmuyor işte. Elinde çekiç olan her şeyi çivi sanıyor. Galiba ekonomide işler yine başladığımız yere dönüyor!
TRT'de yayınlanan o haber Mansur Yavaş'ı kızdırdı
Erdoğan, Kocaeli’de’deki Gonca efelerini tebrik etti
Başiskele’de Özel Kübra Sapmaz Yetenek Kursu açıldı






