BİST
4.854,16
ALTIN
1.043,73
DOLAR
18,62
STERLİN
22,41
EURO
19,31

Tabular tabular... Her adımda şuura dur emrini veren bir jandarma neferi. Her kapının arkasında elinde bıçak bekleyen dilsiz bir harem ağası. Düşünme! Düşüneni iftiranın ve sefaletin lağımında boğduktan sonra ellerimizi yıkayıp; "Efendim bizde adam yetişmiyor" diyerek ah-u vahlar ediyoruz.

Evet, Bu sözleri birey olarak ne kadar üstümüze almasak da her birimiz bu hatanın girdabında yok olup giderken birçok insanı da yok edip duruyoruz.

Öz benliğimize ihanet etmekle kalmayıp bir sürü insanı yalan ve iftiranın kurbanı edip yok olmaya mahkûm ediyoruz.

Uğrunda bedel ödemeye hazır bir dostumuzu dünyanın üç kuruşluk sevdasında yakıp yıkarken yeni edindiğimiz sahte dostlarla zevki sefa içinde yaşamayı tercih ediyoruz.

Artık senin için yapacak bir şeyi kalmadığına inandığın dünkü en has dostunu bugün Cemil Meriç’ in ifade etmeye çalıştığı gibi iftiranın ve sefaletin lağımında boğduktan sonra ellerimizi yıkayıp ah-u vahlar ediyoruz.

Ne hazin değil mi?

Hepimiz insanız ve nefis taşıyoruz.

Bize yapılan kahpelikler kendilerine yapılsa bizden daha fazla feryat edecek olanlar bugün bizim feryadımızın adını "ihanet" veya "istediğini alamadığından bağırıyor" gibi kahpece bir söylemle süslüyorlar.

Bilinmesi gerekenleri en hafif lisanla fakat gerçeklerden sapmadan izah etmenin adını değiştirenler aslında kendi değiştirmiş oldukları yüzlerinin deşifre edilmesinden ürken korkak ve nankörlerden başkası değil.

Oysa dost gereklidir her insana.

Hem öyle dost ki, öldürülmeye gelinen dostunun yatağına girecek kadar cesur ve hesapsız.

Her şeyi göze alarak ikbalini dost sandığının ellerine teslim edecek kadar teslimiyetçi ve güven dolu.

Uğrunda feda edebileceği her şeyi feda edenler dost sandıklarından kahpelik gördüğünde nasıl bir ruh haliyle yaşarlar acaba?

Sözünü eğmeden ve bükmeden, silkeleyerek, uyandırarak, kendine gelmeye zorlayarak söyleyenler o kadar az kaldı ki günümüzde onların bu yaptıkları başka anlaşılır oldu.

Dostun sözü acıdır.

Dostun sözü doğrudur ve dostun mertliği acıyı eritir.

Dostluğu izah eden şu dörtlük epey etkilemiştir beni.

Mecnun değilim dost; lakin çağırırsan çöllere gelirim.

Sana yalan halde gelmem, toplarım özümü, yalın halde gelirim.

Kapıyı çaldığında "KİM O ?" dersen; ben olmam kapında sen olur gelirim.

Sen gel de yeter ki dost, yola yük olmam, yol olur gelirim...

Siyaset edenlerin fakat hiçbir menfaate binaen siyaset etmeyenlerin en sonunda varacağı nokta ihanete uğramalarıdır değil mi?

“Mühür kimdeyse Süleyman odur” atasözünde mühürün asıl sahibinin kim olduğu hep unutturulur.

Unutmayanlarda başka şekillerde yaftalanır.

İlçe başkanlığı görevimde Allah şahidimdir bir tane ihale almamışımdır.

Ne benim ne ailemin mal varlığında bir gram artış olmamıştır.

Kimsenin özel işlerine rehberlik etmemişimdir.

Belediyelere bana iş verin dediğimi iddia edecek Allah’ ın bir kulu çıkamaz.

İlçe başkanlığı görevimi bıraktığımda 3 krediyle ayakta durmaya çalışır haldeydim.

Fakat siyaset edenin en kolay ve acımasız bir şekilde iftiralara maruz kaldığı bir ülkede siyasetçi olmanın bedelini en fazla ödeyenlerden biri oldum maalesef.

Parke fabrikası var dediler.

İş makineleri var dediler.

500 milyar ihale aldı dediler.

150 bin dolarlık jeepe biniyor dediler.

Ağabeyine 3 katlı bina aldı dediler.

Yeğenleri işler alıyor dediler.

Kirada olduğum dükkânın bile sahibinin aslında ben olduğunu söylediler.

Allah korkusu olmayanların attığı bu iftiralardan üzüntü ve elemden başka içimde duyduğum hiçbir his olmadı. O her şeyi bilen ve görene havale etim hepsini.

Fakat öyle dost bildiklerimden öyle dersler aldım ki…

İşte onları sadece Allah’ a havale etmekle kalmayıp “ ZALİMİN ZULMÜNÜ İFŞA EDİNİZ Kİ DİĞER İNSANLARA ZULUM EDEMESİN” desturundan hareket ederek tüm gücümle ve bedeli ne olursa olsun mücadele etmeye devam edeceğim.

Bugün burada, yarın başka bir noktada…

Ama tüm sonuçlarına razı olduğum bu davamdan beni kimse alıkoyamayacak.

Ne derlerse, ne iftiralar atarlarsa, hangi dedikoduları yaparlarsa yapsınlar yıldıramayacaklar bizi.

Vefanın ve dostluğun bitirildiği noktadayız.

Artık karşı karşıyayız.

“Sana yalan halde gelmem, toplarım özümü, yalın halde gelirim” sözündeki muhatap adam siz olmadığınıza göre ve “iftiranın ve sefaletin lağımında boğduktan sonra ellerimizi yıkayıp ah-u vahlar ediyoruz” sözüne de muhatap siz olduğunuza göre herkes bedeline katlanacağı günlere kendini hazırlamalı.

Bunun bedeli “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER”

Biz şimdi hiçbir menfaat beklentisi olmayan gerçek dostlarımızla birlikteyiz.

Satılma kaygısını aşmış.

Namertlik korkusundan arınmış bir haldeyiz.

Seninle ve sahte dostlarınla alakalı bize vaat edilen günün gelmesini sabırsızlıkla bekliyoruz.

28 Ekim 1961 benim doğum günüm.

Ne tesadüf değil mi?

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.