banner440

google.com, pub-6607037292168000, DIRECT, f08c47fec0942fa0
BİST
4.854,16
ALTIN
1.043,73
DOLAR
18,62
STERLİN
22,41
EURO
19,31

Kişinin tıynetine, hayat nizamına, Dünya görüşüne göre yeni doğumların sancısı farklılıklar gösterebilir.
 
Bu çok doğal bir şey lakin düşünceleri sebebiyle kişileri acımasızca yargılamak, kendi Dünya görüşünü empoze etmeye çalışmak, bunun için geliştirdiği propaganda sistemini dayatmak pek kabul edilebilir bir şey olmasa gerek.
 
Siyasette elbette kendi fikirlerini karşı tarafa aktarmak, taraftar elde etmek için güzel sözler söylemek, ikna etmeye çalışmak olmazsa olmazdır.
 
Ancak her şeyin bir adabı, etik kuralları olduğu gibi siyasetin de kendi içinde bu değerleri taşıması elzemdir.
 
Kutuplaşmak ve hatta kendi dava arkadaşı hakkında ağır ithamlara varacak cümleler sarf etmek bana tuhaf ve acınası bir durum geliyor.
 
Daha düne kadar canım dediğin şahsiyetlerle bugün düşünceleri sebebiyle karşı karşıya geliyorsan, külahı masanın üstüne koyup yeniden düşünmen gereklidir.
 
Ben koyanlardanım, yani damdan düşenlerden…
 
Yaşadığımız bu Dünya’da gelişen on binlerce olay, güç savaşları insanları karşı karşıya getirmiş ve dostları birbirine düşman etmeyi meslek edinmiş güç odaklarını maalesef sürekli olarak zafere ulaştırmıştır.
 
İnsanlar namı diyar emperyalist güçlerin tuzağına düşmüş, ardından iç savaşlara, güç savaşlarına kapılarak ülkelerinin parçalanmasına sebep olmuşlardır.
 
Bu tür oyunların en çok denendiği bir ülkedeyiz.
 
Dünya’ ya hakim koskoca Osmanlı’ dan aynı güçlerin oyunları, iç işbirlikçilerinin, devşirmelerinin sayesinde bizim için büyük lakin bizi küçültmek için her türlü melaneti işleyen mihraklar için küçük bir kara parçasına sıkıştırılmışız.
 
En uyanık olması gereken bir coğrafyada yaşıyoruz.
 
Attığımız her adıma dikkat etmemiz gerektiği gibi bizi yönetenlerin ne yapmaya çalıştıklarını, hangi güçlere karşı savaş verdiklerini sosyal medya safsatalarından değil, tarihi iyi okuyup soluyarak anlamaya çalışmalıyız.
 
Eğer bu gün 30 yıldır on binlerce insanımızı katleden, şahadet şerbeti içmesinin müsebbibi olan terör örgütü PKK’ nın elebaşlarından Duran Kalkan “MHP lideri Bahçeli ve Erdoğan PKK’ yı yok etme konusunda anlaştı. 
 
Bahçeli bu yüzden referandum sürecinde Erdoğan’ a destek verdi. 
 
Kürdistan’ ın geleceği için Başkanlık sistemine Hayır demeliyiz” diyorsa ve yine PKK’ nı 2.nci adamı Cemil Bayık “ Milliyetçilikle dinciliği birleştirerek faşizmin toplumsal temelini oluşturmaya çalıştırıyorlar. Onun için hiçbir kürdün hiçbir demokratın, aydının, sanatçının, yazarın, kısaca faşizme karşı olan hiç kimsenin Erdoğan-Bahçeli politikalarına, uygulamalarına destek vermemeleri gerekir”ve yine örgütün sözde Avrupa sorumlusu “ Anayasa’ ya Hayır oyunun kesinlikle verilmesi gerekir ve Anayasa’ nın çıkmasına müsaade etmemesi gerekir. 
 
Tasfiye edilemeyen bir Kürt hareketinin varlığını, PKK’ nın öncülük ettiği gerçeğinin varlığı ile 4 parçadaki ve Ortadoğu’ daki bütün gelişimleri dikkate alırsak mevcut Erdoğan hükümetinin ne kadar başarılı olacağı tartışılır bir konudur” diye sosyal medya üzerinden yayın yaparak mesaj veriyorsa burada çok dikkatli olmalıyız demektir.
 
Buradan hiç kimseye oyunun rengini değiştirmesi hususunda herhangi bir fikri enjekte etmeye çalışarak kendimle çelişme gibi bir niyetim yok.
 
Lakin çok önemli şu cümleyi kimsenin atlamamasını önemsiyorum.
 
“MHP lideri Bahçeli ve Erdoğan PKK’ yı yok etme konusunda anlaştı. Bahçeli bu yüzden referandum sürecinde Erdoğan’ a destek verdi. Kürdistan’ ın geleceği için Başkanlık sistemine Hayır demeliyiz”
 
Burada müthiş bir itiraf var… “Bahçeli ve Erdoğan PKK’ yı yok etme konusunda anlaştı”
 
Bizim göremediğimiz, es geçtiğimiz, bizler sosyal medyadan birbirimize salvo yaparken geleceğiyle alakalı endişe duyan ve bu yüzden olanca gücüyle HAYIR propagandası yapan bir terör örgütü var.
 
İşte bu sebeple yukarıdaki “Kutuplaşmak ve hatta kendi dava arkadaşı hakkında ağır ithamlara varacak cümleler sarf etmek bana tuhaf ve acınası bir durum geliyor.” cümlesini özenle seçtim.
 
Ailem de dâhil olmak üzere 60 gün sonra yapılacak olan referandum da oyumun rengini kimseye söylemedim.
 
Gözlemlemem, okumam, cepheleri irdelemem, EVET veya HAYIR’ cıların hangi sebeplerle bu kararları aldıklarını iyice anlamam gerekir çünkü.
 
18 maddeyi okumuş mu?
 
İçindeki hangi maddelerden rahatsızlık duymuş?
 
Herhangi bir sebepten parti liderine duyduğu kin ve garezden mi bu kararını vermiş?
 
Parti içindeki çekişmelerden, ithamlardan, kırgınlıklardan kaynaklanan sebepler mi var yoksa oturmuş bu 18 maddeyi defalarca okuyup içine sindirerek mi vermiş kararını?
 
Ben cep telefonuma indirdim tüm maddeleri.
 
Halen okuyorum, izliyorum, gözlemliyorum ve kararımı vermek için daha erken diyorum.
 
Bu benim fikrim elbette lakin daha maddeler mecliste tartışılırken zekâsından şüphe duymadığım birçok kişiden öylesine paylaşımlara şahit oldum ki; inanasım gelmiyor. 
 
Bu kadar hızlı anlayıp karar verebilme yetisine.
 
Özellikle MHP kanadından arkadaşların paylaşımları beni hayretlere düşürüyor.
 
Kısa sürede bir sürü gerilim yaşamış, haklı veya haksız yere destek verdiği lider adayı sebebiyle dışlanmış kardeşlerimin bence daha akli selim ile hareket etmeleri ve birbirlerini incitici söz ve davranışlardan kaçınması gerekir.
 
Referandumdan “Hayır” çıkınca olası bir lider değişikliğini düşünerek yıllarca aynı davaya baş koymuş kişilerin önümüzdeki 60 günü daha akli selim ile düşünerek geçirmeleri, müspet veya menfi kararlarını vermeden önce iyice düşünmelerini şahsen arzu ederim.
 
İçinde çok sevdiğim, saygı duyduğum bu camiada hırslar ve öfkeler ötelenmeli ve bu doğum sancısının vatana zarar vermeden atlatılması mı gerekir? 
 
Ya da bir siyasi partinin milletvekilinin Twitter üzerinden yaptığı “ O ezanları ki şahadetleri dinin temeli ama benim yurdumun üstünde ebedi inlemesin artık nolur ya! Resmen ağzıma ağzıma okunuyor her sabah!!” ve “Hayatta hiçbir laftan tiksinmedim “şehitler ölmez vatan bölünmez” diyenlerin safında mı olunmalı?
 
Hâsıl-ı Kelam, kendime sorum şudur; 
 
Sevmediğim bir adam için canımdan aziz bildiğim şu güzel vatanıma sahip çıkma zamanı ne zamandır? Bunu düşünüyorum ve kararımı bunu cevapladığımda vereceğim.
 
Konuyu yaşanmış, güne bereket katmasını arzu ettiğim müthiş bir örnekle tamamlayalım…
 
Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamberimiz kışkırtılmış Taifliler tarafından taşlandı.
 
Hz. Zeyd b. Harise ve Hz. Ali efendimiz kendilerini atılan taşlara siper ederek Peygamberimiz’i korudular. 
 
İkisi de çeşitli yerlerinden yaralanmışlardı. 
 
Buna rağmen Hz. Peygamber’e taşlar isabet etti ve ayaklarından kanlar aktı ama o bir emriyle Taiflilerihelak yetkisi almış olarak gelen Cebrail a.s’ a “Hayır!” der, “ben sadece onların nesillerinden yalnız ALLAH’a ibadet edecek, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayacak insanlar gelmesini dilerim.”
 
Bu nesiller şimdi kimler acaba?
 
Ya da; bunları doğuran anaların sancısı boşuna mı ki?
 
Kalın sağlıcakla…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.