banner440

google.com, pub-6607037292168000, DIRECT, f08c47fec0942fa0
BİST
4.854,16
ALTIN
1.043,73
DOLAR
18,62
STERLİN
22,41
EURO
19,31

Anlam veremediğimiz, ne yapsak sıyrılamadığımız bir hal ile yaşarız günlerimizi.

Dostluğa ve kardeşliğe aşırı önem veren kişilerde sıkça görülen bu durum aslında çokta kötü bir hal değildir.

Çok insanidir. 

İslâm dininde kardeşliğin, arkadaşlığın ve dostluğun büyük önemi vardır. Ancak bu dostluk ve kardeşlik yanlışa müsamaha etmeyi gerektirmez.

İnsan için üç şey çok değerlidir. 

Birincisi; sapmaya yüz tutunca doğrultacak arkadaş. 

İkincisi; helâl rızk. 

Üçüncüsü; yanlışlarını affettiren cemaatle namaz kılmaktır. 

Peygamberimiz (sav) “Ahir zamanda helâl rızk ile samimi arkadaş çok az bulunur.” buyurmuşlardır. 

Hazreti Peygamberin ahir zamanda çok az bulunan iki şeyden bahsetmesi yukarıda söz ettiğimiz tüm dertlerimizin dermanıdır.

İnsan için çok değerli olan ilk şey “sapmaya yüz tutunca doğrultacak arkadaş” ise biz bu görevimizi hamdolsun yaptık, yapıyoruz, yapacağız.

Gerek birebir sohbetlerimizle, gerek yazılarımızla doğrulmasını arzu ettiklerimizi uyarıyoruz.

Bazen kantarın topuzu fazla kaçtı gibi görünse de aslında uyanışına vesile olacak şiddette sözler sarf etmemiz kendisinin faydasınadır.

Hele helal rızıktan uzaklaştığındaki uyarılarımız onun için büyük nimettir.

Büyük kitlelerin ağzının içine düşecek kadar dikkat kesildiği şahsiyetlerin neler yaptığını, nelere tevessül ettiğini, yaptığı hatalarla temsil ettiği kitlelere ne büyük zararlar verdiğine hepimiz şahit oluyoruz.

Siyasi ikbal uğruna değil sapmaya yüz tutan arkadaşını uyarmak onu zelil etmek için elinden gelen ne kadar kötülük varsa yapanları da gayet iyi tanıyoruz.

Fırsat buldukça (Allah tekrar tekrar nasip etsin) her fırsatta Umre ziyareti yaparak yanlışlarını affettirecek cemaatle namaz kılmayı adet haline getirenleri yani üçüncü değerli tavrı sergileyenleri de hepimiz yakinen takip ediyoruz.

İlk ikiyi sürekli atlayıp üçüncü ile idare etmeye çalışanların hali ahvali ne olur biz bilemeyiz.

Allah c.c Hazretlerinin yüce kitabında beyan ettiği “O takva sahipleri öfkelerini yutarlar ve insanların kusurlarını affederler. Allah bu sûretle iyilik yapanları sever.” Hitabındaki incelik bu sorunun tek cevabı olabilir. 

Yani öfkesini yenen, kusurları affeden ve iyilik yapanları seven rabbimiz bunu başaramayanları sevmez diyebiliriz.

O halde yetki ve erki elinde tutanların dikkat kesilmeleri gereken önemli hususlarda çok laçka davranmaları işlerini epey zorlaştıracak demektir.

Sürekli arkadaşlarını harcıyorsan, arkalarından çevirmediğini film kalmıyorsa, hakkın olmadığı halde ev-dükkân ve benzeri yerleri kapatıyorsan, şirketlerine, yakınlarına, akrabalarına imtiyazlı işler sağlıyorsan, bay-bayan demeden demokratik hakkını kullanmak isteyenlere zulüm ediyorsan, iftiraya uğratıyorsan, dedikodu yapıyorsan bırak bu dünyada belaya uğramayı hitabından zerre miktarı tereddüdümüz olmayan Allah c.c Hazretlerinin azabından nasibini alacaksın demektir.

Çünkü İslâm fıkhında temel kural şudur: “Zulme rıza zulüm ve küfre rıza küfürdür.” Bunun için zalimler ve küfürde ısrar eden ve inkârda direnerek hak ve hakikati imha için çalışanlara sevgi gösterilemeyeceği gibi hoşgörü ile de bakılamaz. 

Yüce Allah değil zulmü, zulme biraz meyledenleri bile tehdit etmektedir. 

“Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, mensup olduğunuz kavminiz, mallarınız, evleriniz size Allah’tan ve O’nun elçisinden ve O’nun yolunda cihat etmekten daha sevgili/gönül bağlayıcı geliyorsa o zaman Allah’ın hükmü gelene kadar bekleyin. Allah öyle fâsıklar güruhunu hidayete erdirmez.” (Tevbe, 9/24)

Hal böyle olunca ve hüküm verilmişse yapacağımız tek şey aynadaki yüzümüze bakmak, vicdanımızı sorgulamak, görevlerimizde hangi kıstaslara göre hüküm verdiğimizi irdelemek, kimlere neler ettiğimizi yeniden değerlendirmek gerekir.

Bugün kardeşliğin, arkadaşlığın ve dostluğun gereğini yerine getirip getirmediğimizi bize verilen ölçülere göre yeniden değerlendirip tövbe kapısını ardına kadar açık tutan yüce Rabbimize yönelmeli ve Hazreti Peygamber efendimizin doğum günü olan bu mübarek günün bizim de yeniden doğuşumuza fırsat olmasını sağlamalıyız.

Her şey ve herkes gelip geçici olduğuna göre bu günü bulunduğun makamın sana sağladığı imkânları hunharca harcamak yerine ahiretini kurtaracak fırsat haline dönüştürebilirsin.

Dileğim odur ki;  Ahir zamanda helâl rızk ile samimi arkadaş çok az bulunur diyen Âlemlere Rahmet olarak gönderilen yüce Peygamberimizin bu doğum gününde ne adına olursa olsun kaybettiğimiz dostlarımızı kazanmanın yollarını arayıp bulalım.

Ve ne pahasına olursa olsun helal rızıkla rızıklanalım.

Biz “Zulme rıza zulüm ve küfre rıza küfürdür.” hükmüne uygun uyarılarımıza devam edeceğiz.

Elbette bizi de hataya düştüğümüzde uyaracak dostlarımız olacaktır.

Onlara ve hepinize selam olsun.

Mevlit Kandiliniz mübarek olsun.

İyilik yapanları seven Allah’ a kul olmamız dileğimle…

Kalın sağlıcakla.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.