banner741

BİST
4.854,16
ALTIN
1.043,73
DOLAR
18,62
STERLİN
22,41
EURO
19,31

Okul önlerinde, park köşelerinde uyuşturucu satıcıları cirit atıyor

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Yeni Yol grubunun ‘Hesap Vakti’ sloganıyla, madde bağımlılığıyla mücadelede farkındalık yaratmak ve somut öneriler sunmak amacıyla başlattığı kampanyanın açılış toplantısında iktidara sert mesajlar verdi. Babacan, Türkiye’nin dünyanın en büyük uyuşturucu merkezlerinden biri haline geldiğine dikkat çekerek, “Bugün burada, yüzbinlerce ailenin sessiz çığlığına, ses olmak için toplandık” dedi. 

22 Haziran 2025 11:59
Okul önlerinde, park köşelerinde uyuşturucu satıcıları cirit atıyor

Konuşmasına, İsrail’in ardından İran’a saldıran Amerika’ya tepki göstererek başlayan Babacan, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin daimi üyesi olan bir ülkenin, yani Amerika Birleşik Devletleri’nin hukuku kendi eliyle ayaklar altına alması demek, artık bundan sonra dünyada bir istikrarsızlık döneminin fiilen başlaması demektir” ifadelerini kullandı. Babacan, şu mesajları verdi:
 
AMERİKA HUKUKU AYAKLAR ALTINDA ALDI, DÜNYADA BİR İSTİKRARSIZLIK DÖNEMİ BAŞLATTI

Sözlerimin hemen başında bu sabah erken saatlerde Amerika Birleşik Devletleri’nin İran'a başlattığı saldırıları şiddetle kınadığımı ifade etmek istiyorum. İsrail'in bir süredir devam ettirdiği, daha sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin de katıldığı bu saldırılar uluslararası hukukun tamamen ihlalidir. Hele hele Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin daimi üyesi olan bir ülkenin, yani Amerika Birleşik Devletleri’nin hukuku kendi eliyle ayaklar altına alması demek, artık bundan sonra dünyada bir istikrarsızlık döneminin fiilen başlaması demektir.
 
BM GÜVENLİK KONSEYİ DAİMİ ÜYESİNİN SALDIRMASI KABUL EDİLEBİLİR DEĞİLDİR

 

Bugün bir başka ülke İran'a saldıracak olsa, Güvenlik Konseyi’nin görevi hukuksuz bir saldırıysa, buna engel olmak, gerekirse askeri güç oluşturup buna karşı çıkmaktır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin askeri güç oluşturma ve hukuksuzluklara karşı mücadele etme, karşı savaş açma yetkisi bile vardır. Böyle bir kurulun daimi üyesinin saldırıyı kendisinin yapması kabul edilebilir, affedilebilir bir şey değildir.
 
22 YIL ÖNCE NATO’YU YANLARINA ALAMADILAR, BUGÜN SALDIRDILAR

Biz buna benzer bir senaryoyu aslında 2003 yılında Irak'ta gördük. Ne dediler? İran ‘Kitle imha silahları vardır’ dediler. Hatırlayalım Amerika, arkasına İngiltere'yi kattı, arkasından İspanya'yı kattı. Güvenlik Konseyinden geçiremediler, NATO’yu yanlarını alamadılar ama nihayetinde Irak'a bir savaş açtılar. Sonunda da ortaya şu çıktı: O günün Dışişleri Bakanı Powell ne dedi? ‘Elimizdeki istihbarat sağlam değilmiş’ dedi. O günün İngiliz Başbakanı çıktı. Ne dedi? ‘Ya biz Amerikalıların istihbaratı var zannettik, biz de savaşa katıldık ama hepsi boşmuş’ dedi. Bakın 22 sene önce bunu yaşadık. Amerikan yönetiminden dahi ‘İran’ın elinde bir nükleer silah olup olmadığı ile ilgili kanıtlanmış bir bilgimiz yok’ diyenler varken, bunları gerekçe gösterip İran'a saldırmanın hiçbir hukuki zemin yoktur, bir dayanağı yoktur. Bu sadece güçlü olanın, elinde askeri güç olanın gerektiğinde ben hukuku çiğnerim demesinin bir başka vahşi örneğidir.”
 
BENİM NÜKLEER SİLAHIM VAR AMA SENİN OLAMAZ’ YAKLAŞIMI HUKUKİ DEĞİL

Eğer mesele nükleer silahlarsa biz bölgemizde hiçbir ülkenin nükleer silaha sahip olmasını istemiyoruz. Türkiye'nin politikası budur. Bölgemizde biz kitle imha silahları istemiyoruz. Peki İsrail'in nükleer silahı var mı? Sorulduğu zaman ne diyorlar? ‘Reddetmeyiz kabul etmeyiz’ diyorlar. Ama unutmayalım ki zamanın Cumhurbaşkanı Simon Perez ne demişti? Ağzından kaçırdı, dedi ki ‘İlk kullanan biz olmayacağız’ dedi. Yani zımnen varlığını kabul etti. Eğer mesele kitle imha silahıysa, mesele nükleer silahsa o zaman uluslararası toplumun, özellikle bölge ülkelerinin İsrail'in bu silahlardan arındırılması ile ilgili bir çaba göstermesi gerekiyor şu anda. Yoksa adalet nerede? Hukuk nerede? ‘Benim var’ diyor ‘Ama senin silahın olamaz’ diyor. Böyle bir şey kabul edebilir bir şey değil ve hep beraber başta bölge ülkeleri olmak üzere buna karşı çıkmalıyız.”
 
DİPLOMASİ VE MÜZAKERENİN ÇALIŞTIRILMASI İÇİN HÂLÂ GEÇ KALINMADI

İsrail'in İran'a saldırmaya başladığı ilk saatlerde ben açıklama yapmıştım. Demiştim ki ‘Amerika bu işin dışında durmalıdır. Eğer Amerika işin içine girerse saldıran taraf olarak işin içinde olursa bu ateş bölgesel bir nitelik kazanır ve bu savaş başka ülkelerin de içine çekecek büyük bir felakete dönüşebilir.’ Umarız ki bir an önce müzakere masası kurulur. Umarız ki bir an önce bu sorun diplomasiyle çözülür. Hâlâ vakit vardır, hâlâ geç kalınmamıştır, bir an önce yapılması gereken sadece Amerika, İran değil başka tarafsız ve muteber ülkelerin de masaya oturmasıyla bu sorunun diploması ile müzakere masasında çözülmesidir. Mesele nükleer meselesi bu nükleer meselenin çözümü masadan geçer, diplomasından geçer, müzakereden geçer.”
 
BUGÜN BURAYA YILLARDIR BÜYÜMEKTE OLAN, ARTIK ÜSTÜ ÖRTÜLEMEYECEK BOYUTLARA GELEN FELAKETİN HESABINI SORMAYA GELDİK

Babacan, toplantıya ilişkin “Bugün buraya sadece öfkemizi değil, sesimizi de taşımaya geldik.Bugün buraya, görüşmeye, tartışmaya ve aynı zamanda da beyin fırtınasıyla çözüm üretmeye geldik. Gün boyu devam edecek tartışmalarla, gün boyu devam edecek programla da umarız ki yeni fikirler oluşacaktır, farkındalık artacaktır, hafta boyu devam edecek programlarla da tüm ülke sathında bu meselenin ne kadar büyük olduğu ve çözüm için ne kadar büyük bir gayret gösterilmesi gerektiğinin umarız ki farkındalığı oluşacaktır. Bugün buraya sadece öfkemizi değil, sesimizi de taşımaya geldik. Bugün buraya yıllardır büyümekte olan, artık üstü örtülemeyecek boyutlara gelen felaketin hesabını sormaya geldik, onun için ‘Hesap Vakti’ diye yazdık. Bugün burada, yüzbinlerce ailenin sessiz çığlığına, ses olmak için toplandık. Artık ‘Hesap Vaktidir’ dedik” ifadelerini kullandı.
 
ÇİN'DEKİ UYUŞTURUCU BARONUNUN BAĞCILAR'DA, RUS UYUŞTURUCU ŞEBEKESİNİN FATİH’TE NE İŞİ VAR?

Son 2-3 yıl içinde ülkemizde yakalanan uyuşturucu tacirlerinin listesine bir bakalım, inanın inanılır gibi değil… Allah aşkına. Yok yok… İngiliz uyuşturucu baronu da, Çinli uyuşturucu baronu da Türkiye’de yakalanıyor. Ne hikmetse Belçika genelinde uyuşturucu dağıtımını organize eden İngiliz uyruklu Mohammed Zakir, İstanbul Büyükçekmece’de yakalanıyor. Vietnam’da kırmızı bültenle aranan Çin uyruklu Chen Xuefeng. Nerede yakalanıyor? Bağcılar’da yakalanıyor. Çin uyruklu Vietnam’da aranıyor bulunduğu yer Bağcılar, adam buradan çıkıyor. Bir başkası… Shamil Amirov. Rus. Nerede yakalanmış? İstanbul’da, Fatih’de. Yeni Zelandalı Hohepa Ngakuru. Yakalandığı yer yine İstanbul. Yeni Zelanda - İstanbul 17 bin kilometre mesafe arkadaşlar.  Adam orada aranırken burada çıkıyor. Demek ki ne büyük pazar olmuş Türkiye, ne büyük bir merkez haline gelmiş… Kimi ararsan burada. Belli ki birileri ‘Gel’ diye çağırmış bunları. Ona demişler ki ‘Türkiye, uyuşturucu tüccarları için bulunmaz fırsatlar sunuyor. Gel burada işini rahat yaparsın’ demişler. Şimdi iktidardakilere soruyorum: Çin'deki uyuşturucu baronunun Bağcılar'da ne işi var ya? Rus uyuşturucu şebekesinin Fatih’te ne işi var? Acaba, kim bu insanlara ‘Sen Türkiye’ye gel, burada işini rahat yaparsın, emniyettesin’ dedi?”
 
OKUL ÖNLERİNDE, PARK KÖŞELERİNDE UYUŞTURUCU SATICILARI CİRİT ATIYOR

Bugün önümüzdeki tablo dehşet verici. Her köşe başında torbacı var. Okul önlerinde, park köşelerinde, sokak aralarında uyuşturucu satıcıları cirit atıyor. Bu kadar önemli bir trafik merkezi yaparsanız bu ülkeyi, bu kadar mal girer çıkarsa tabii ki bir kısmı Türkiye’de kalır, tüketilmeye başlar.  Zincirin bir ucunda mücadele var; diğer ucunda vurdumduymazlık, ihmalkârlık, boşluk var.”
 
UYUŞTURUCU BAŞKA SUÇLARA DA ZEMİN HAZIRLIYOR

Sinsi bir afet gibi yayılan, her gün daha fazla aileyi yakan, nice ocakları söndüren, derin bir yaradır bu. Üstelik bağımlılık sadece bireyleri ve aileleri değil mahalleleri, şehirleri ve nihayetinde bütün toplumu tehdit eden bir mesele haline dönmüştür şu anda. Biraz önce değerli genel başkanlar istatistiklerle açıkladı. Uyuşturucunun kendisi, dağıtımı, kullanılması suç değil. Başka suçlar için de zemin harcıyor. O zemini hazırlıyor. Uyuşturucu kullananlar maalesef kendileri olmaktan çıktıkları için suç işlemeye daha eğimli insanlar haline getiriyor.”
 
GÖSTERMELİK OPERASYONLARLA, KAMU SPOTLARIYLA BU İŞ ÇÖZÜLMEZ, KARARLI DEVLET POLİTİKALARI LAZIM

Adaletin ve kolluk sisteminin tüm halkaları aynı kararlılıkla çalışmadıkça bu belanın bitmesi mümkün değil. Sadece polisiye tedbirlerle, sadece göstermelik operasyonlarla, bir iki afiş, bir iki kamu spotu ile bu mesele çözülmesi mümkün olmayacak. Bu iş kökten, topyekûn, kararlı ve uzun soluklu bir devlet politikası olmadıkça bu iş çözülmeyecek.”
 
EKONOMİ VE EĞİTİM SİSTEMİ ÇÖKÜNCE UYUŞTURUCU TÜRKİYE’DE UYGUN ZEMİN BULDU

Devletin görevi sadece suçluyu yakalamak değil, o bataklığı kurutmaktır! Uyuşturucu ticareti ve kullanımı için elverişli hale gelen o zemini bataklığı kurutmak zorundadır devlet. Çünkü, mesele sadece suçla mücadele değil; bağımlılığın kök nedenleriyle mücadeledir. Bu bağımlılığı oluştursan sosyal ve ekonomik koşulları ortadan kaldırmanın mücadelesidir. Kriz arkasına kriz yaşayan, her türlü ekonomik kriz yaşayan, eğitimi sistemi çöken ülke aynı zamanda sosyal ve ekonomik olarak bu bağımlığın yayılmasına uygun bir zemin haline gelmiştir. Aileyi korumak, gençliği eğitmek, sosyal destek vermek, önleyici politikalar geliştirmek gerekir.”
 
İHMALKÂR, VURDUMDUYMAZ İKTİDAR DAHA İLERİ İFADELERİ HAK EDİYOR AMA TOPLANTININ RUHUNA ZARAR VERİR DİYE KULLANMIYORUM

Babacan, iktidara sert tepki göstererek “Bu kadar açık ve derin bir sorun karşısında, bir de iktidarın yaklaşımına bakıyoruz: İhmalkârlık, ilgisiz, vurdumduymazlık… Bunlar en hafif ifadeler… Daha ileri ifadeler kullanmak bu toplantının ruhuna zarar verir diye kullanmıyorum” dedi.
 
İKTİDAR BAKIYOR AMA GÖRMÜYOR, DUYUYOR AMA İŞİTMİYOR, BİLİYOR AMA KONUŞMUYOR

İş birlikçiler, ortaklar, bu işe zemin hazırlayanlar ‘Ya birileri bu işten para kazanıyorsa biz kazanalım arkadaşlar’ diye fırsatçılık yapanlar, onlardan bahsetmiyorum. İktidar bakıyor ama görmüyor. Duyuyor ama işitmiyor. Biliyor ama konuşmuyor. Sorunu kökten çözmek yerine, günü kurtarmaya çalışıyorlar. Ama gerçek apaçık ortada: Uyuşturucu çeteleri büyüyor. Torbacılar her köşe başında. Gençlerimiz sistemin boşluklarında kayboluyor.”
 
EVLATLARIMIZI KADERİNE TERK ETMEYECEĞİZ, İKTİDAR GÖRSE DE GÖRMESE DE BİZ BURADAYIZ

Bir millet, kendi evlatlarını böyle kaderine terk edemez. Bir devlet, gençliğinin göz göre göre yok oluşuna seyirci kalamaz. İktidarın görevi algı yönetimi değil, çözüm üretmektir. Bunlar sanıyor ki İletişim Başkanlığı ile bir algı oluştururuz, öyle gider. Gitmiyor, olmuyor. İşte biz, bugün burada, tam da bu yüzden ses yükseltiyoruz. Bu ihmalkarlığı kabul etmiyoruz. Bu ilgisizliği kabul etmiyoruz. Bu vurdumduymazlığı elimizin tersiyle itiyoruz. İktidar adım atsa da atmasa da görse de görmese de biz buradayız. Biz toplumun vicdanı olarak sesimizi yükseltmeye, çözüm üretmeye, yol göstermeye devam etmek zorundayız."
 
İKTİDAR İÇİNDE BU İŞTEN NEMALANANLAR, BİR MENFAAT ŞEBEKESİ VAR

Unutmayalım, bir, uyuşturucu ve her türlü bağımlılıkla mücadele, ‘Güçlü siyasi irade’ ister. İki, ‘kararlı bir devlet politikası’ ister. Üç, ‘topyekûn bir toplumsal dayanışma’ ister. Yani devlet politikası haline getirmediğiniz sürece, güçlü bir siyasi iradeyle ben bunu çözeceğim arkadaş diye masaya yumruğunuzu vurmadığınız sürece ve toplumu, sivil toplumu içine katan bir mücadele başlatmadıkça bu işin çözülmesi mümkün değil. İşte biz arkadaşlar. Şu anki iktidar bu işi çözmek için bir siyasi irade ortaya koymuş değil. Tam tersine iktidar içinde bu işten nemalananlar, bir menfaat şebekesi olduğu için, bu iktidar eliyle bu işin çözülmesini açıkçası mümkün görmüyoruz. İşte bu yüzden diyoruz artık susmak yok! Artık görmezden gelmek yok! Artık oyalanmak, oyalanmak yok! Onun için hesap vakti diyoruz.”
 
EVLATLARI UYUŞTURUCUYA BULAŞMIŞ, ANNE BABALARA SESLENİYORUM

Evlatları uyuşturucuya bulaşmış, geceleri uykusuz kalan, yüreği yanık annelere, babalara, ailelere seslenmek istiyorum. Biliyorum… Her gün gözünüz kapının zilinde, her gece kulağınız telefonda. Bir haber gelir mi? Acaba bir sıkıntı var mı? Yeni bir vaka var mı? Ya da acaba müjdeli dönüş olur mu diye umutla bekliyorsunuz. Evladınız için ağlıyorsunuz. Dualar ediyorsunuz. Allah’a sığınıyorsunuz. Sabrediyorsunuz… Ama bilin ki yalnız değilsiniz. Bilin ki bu feryadınız boşluğa gitmiyor. Bilin ki sizinle beraber yüreği yanan milyonlar var. Çünkü biz inanıyoruz, bir insanı kurtarmak, bütün insanlığı kurtarmak gibidir. Bu yüzden diyoruz ki hiçbir evladımızı bu bataklığa terk etmeyeceğiz! Hiçbir gencimiz bu illete yenik düşmeyecek! Hiçbir aile, çaresiz kalmayacak! Gençliğimizi kurtaracağız! Kaybolan gençlerimizi yeniden hayata kazandıracağız! Bu mücadeleyi kararlılıkla, inançla ve büyük bir azimle yürüteceğiz.”
 
GECE GÜNDÜZ ÇALIŞAN TÜM ARKADAŞLARIMIZA TEŞEKKÜR EDİYORUM

Sözlerime son verirken bu programın hazırlık sürecinde gece gündüz çalışan tüm arkadaşlarımıza, ortak akılla yasa tekliflerini, araştırma önergelerini, çözüm önerilerini hazırlamaktan olan ve bundan sonra bu işi Mecliste gündemde tutacak olan değerli vekillerimize, sahada, ekranlarda, meydanlarda, bu sesi duyuran teşkilat mensuplarımıza, bağımlılıkla mücadelede bağımlı insanlarımızı ve ailelerini yalnız bırakmayan sivil toplum kuruluşlarına ve tabi ki bu programı başlatan ve bugüne getiren milletvekili arkadaşlarımız Sayın Elif Esen’e, Sayın Selçuk Özdağ’a ve Sayın Mesut Doğan’a özellikle şükranlarımı sunmak istiyorum. Bu programın ilk fikir aşamasından bu yana destek veren, bu programa öncülük eden çok değerli Genel Başkanlarımız Sayın Ahmet Davutoğlu ve Sayın Mahmut Arıkan’a teşekkür ediyorum. Ülkemiz için hayırlı sonuçlar almamız dileğiyle, hepinize saygılarımı sunuyorum.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.