Lafı eveleyip gevelemeyi sevmem, beceremem de.
Her daim kitabın ortasından devam…
Bedeli mi var? Öderiz ama kimseye borçlu kalmayız.
Sadece midemizden değil; sakalımızın bir telinden bile bağlanmayız, bağlayamazlar.
Onun için rahatız.
Allah c.c eksikliğini göstermesin dostlarımızın.
Gelirler, sohbet ederiz, siyasi mülahazalarda bulunuruz.
Bildiğimiz doğruları dilimiz döndüğü kadar anlatırız.
Dikkate alıp almamak muhatabının bileceğidir.
Bu arada da zaman hızla akıp gidiyor tabi ki ve bitmez sandığımız günler bitiyor.
İşte şurada seçimlere 5 ay kaldı.
4,5 yılda ne yapıldıysa yapıldı, hizmet edenler bilinen/bilinmeyen, görülen/görülmeyen hizmetlerini tek tek gerek medya ile gerek halk ile paylaşmaya başladı.
Vay be, biz bunları görmemişiz dediklerimiz de olacak.
Bu işler zaten bildiğimiz işler.
Bize masal anlatma dediklerimiz de olacak elbette.
Kantara çıkıyor Belediye Başkanları…
Bir daha seçilebilmek için icraatlarını anlatmak zorundalar.
Burada bir sıkıntı yok…
Benim için en önemlisi; icraatlarını görsel sunum şovlarıyla renklendirenlerin değil, akşam yatınca huzurla uyuyabilenlerin gördükleri rüyalarıdır.
Kâbus görenler, yetime, fakir fukaraya, garip gurabaya el uzatmayanların vay haline.
Bulunduğu ilçenin en ücra köşesindeki Aziz amcaya ulaşmayanlar, derdiyle dertlenmeyenler “Aziz” olamazlar.
Gerek devletimizin verdiği imkânlarla, gerekse mevcut kaynaklarıyla vatandaşının yaşadığı ilçede huzurlu, mutlu olmasını sağlayamıyorsa o Belediye Başkanı başarılı değildir.
Gençleri kafelerden, kahvehanelerden söküp alamıyor, onları kütüphaneler, spor yapabileceği alanlar ile buluşturamıyorsa…
Spor Kulüplerine, eğitim camiasına destek vermiyor ve yeni imkânlar sunamıyorsa,
Yaşlılarımıza konforlu dinleti alanları sağlayamıyor, tecrübelerinden istifade edemiyor ve onlara hak ettikleri değeri yükleyemiyorsa…
Kadınlarımıza hem ev ekonomisine katkı sağlayacak hem de evlerinden dışarı çıkartarak milli-manevi-kültürel imkânlar sağlayamıyorsa…
İşçisine, memuruna hakkını vermiyorsa…
Açık ya da gizli adamcılık, kayırmacılık, ihale kıyakçılığı yapıyorsa…
Hemşeri derneklerinin payandası olmuşsa…
Ve birde masaya yumruğunu vurup, yanlış yapan, yanlışa teşvik eden yalama takımına, müdürüne, belediye başkan yardımcısına, meclis üyesine DUR diyemiyorsa; istediği kadar ballandırarak icraatlarını anlatsın.
Benim için iki satırlık hikâyeden başka bir şey değildir.
Belediye Başkanlığı yürek işidir…
En sevdiğini dahi yok sayabilecek, senin bu dediğin olmaz. Ben milletin malını peşkeş çekmem. sen işini yapamıyorsun..
Vatandaşın derdi ile dertlenmiyorsun.
Beni temsil edemiyorsun.
Herkese öpücük dağıtmaktan başka bir işe yaramıyorsun
Hemşerilerini koruyor, vatandaşa kol kanat germiyorsun.
İhale kovalıyorsun.
Özel iş takibi yapıyorsun.
Bunları yapan sensin, defol git diyebilecek mangal gibi yürek ister.
Önünü arkasını düşünmeden yanlış iş yapan kim varsa ipini çekecek Başkan dediğin.
Rutin işler devam eder, projeler bir şekilde tamamlanır ama …
Bu siyasetçiye kene gibi yapışanlardan kurtulmak, aslan gibi tavır koymak için,
Yani; vatandaşın gönlüne girmek, onların hukukunu korumak için hasbi dava adamı olmak gerekir.
Çok gördük biz şovmen başkan…
Seçimlere 6 ay kala abuk subuk projeler başlatıp “ Beni tekrar aday yaparsanız bunları tamamlarım” alt mesajı veren, seçilemeyince bırakın kendi partisinin seçilmiş başkanının devir daim törenine katılmamayı, daha başkanlığı devam ederken bakan proğramlarına katılmaya tenezzül etmeyen sözüm ona partili başkanları.
Örnek almak istiyorsanız Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın orada…
Bakın icraatlarına, sizde uygulayın, bu yeter size.
Haaa, mesela Büyükşehir, Derince gibi bir yerden aday adaylığı düşünüyorsanız eğer bir kez daha düşünün derim.
Şu yukarıda saydıklarımın tamamını başarmış, hatta fazlasını başarmış adamlar var karşınızda.
Yakında daha iyi anlarsınız.
Selam, selamet ve dua ile.
