Âdem a.s ile Havva anamızın Habil ve Kabil ismindeki çocuklarının arasında herkes tarafından bilinen hadiseden sonra iyi ile kötünün mücadelesi hiç bitmedi.
Asırlar geçmiş olsa da bu mücadele yine devam edecek.
Bu gün Türkiye üzerinde oynanan oyunların seyrini iyi takip edenler verilen mücadelenin aslında neyin mücadelesi olduğunu iyi kavramalıdırlar.
Biz makro ölçekte oynanan oyunlarla vaktinizi almak yerine konumuzu mikrolaştırıp kentimizde oynanan oyunlara bir göz atalım.
2019 Mart ayında yapılacak yerel seçimler arifesinde aday adayı olmak, sonrasında aday ilan edilmek için bir sürü insan çalışmalar yapıyor.
Her ne kadar etraf süt liman olarak görülse de siyasetin içinde dönen dolaplardan haberdar olanlar kimlerin fırıl fırıl çalıştığını ve hatta fırıldak olduğunu gayet iyi biliyorlar.
Onu başkanlıktan alıyor, bir diğerini bu günden o koltuğa oturtuyor.
Siyasetin kendi akışı içerisinde bu çok normaldir.
Ancak, torbasındaki pisliği örtmeye gayret ederken kokusunu örtemeyeceğini bilmeyenler için durum çok farklı.
Kendisinin ya da destek olduğu kişinin yaydığı o pis kokuya alışmış burunları ile siyaset piyasasında adını duyurmaya çalışabilirler lakin bu tipler artık pislik ve pis kokudan nefret edenlerin de var olduğunu, siyaset terazisine çıktığında torbalarındaki pisliklerin ortaya döküleceğini sanırım göz ardı ediyorlar.
Derince’ de böyle adamların sayısı bir hayli fazla.
Haydar Bulut’ un son kullanma tarihinin çoktan geçtiğini iyi bilenler torbasındaki pisliğe bakmadan piyasa yapmaya başladılar bile.
Partisini Kocaeli seçim grafiğinde en son sıraya düşürenler yani daha partisini idare edemeyenler Derince’ yi idare etmek için olmadık taklalar atıyorlar.
Taklaları yetmezmiş gibi muhtemel karşı aday adayları hakkında olmadık dedikodular üretiyorlar.
15 Temmuz’ un sabahında sanki gece darbe girişimi olmamış gibi partisinin kapısını kapalı tutup, evinde rahatça uykusunu uyuyanlar, partisini seçimlerde taban yaptıranların bir başkaları için kara propaganda yöntemini benimsemesi ne kadar içler acısıdır ve bunların yanında saf tutmak gibi gaflete düşmek ne acıdır.
Hele hele bizden sonra ataması yapılıp ilçe başkanı seçilen zat-ı muhteremin sanki yıllarca bu partiye hizmet etmiş, varını yoğunu partisinin uğrunda kaybetmiş gibi ödüllendirilip İSU yönetim kuruluna alınarak yıllardır her ay cebine binlerce lira koyulması ne büyük bir erdemdir(!).
Ve şimdi aday adayı olmak için piyasa yapmaya çalışmak!
İyi iş değil mi?
Yaklaşık 3 yılda 36 ayı en az 5 bin TL ile çarparsak 180 bin TL.
Şimdi Derince’ yi yönetmeye namzediz öyle mi?
Yazık, yazık…
Bir başkaları ise önce kendi adını aday adayı olacağım diye lanse edip daha şimdiden bir başka aday adayına yaslanmak ne kadar ucuz bir siyaset…
Bu tiplerin yaslandığı adamın torbasındaki kokuları aldığı halde midesinin bulanmaması, sözüm ona tatlı su kurnazlığı yaparak birilerine TV programından ismini üfletmesi de işin bir başka vahim tarafı.
Karı kız işlerini sevmem…
Sağa sola takanları sevmem…
Emlakçılara kolpacılık yapanları sevmem…
Kesilmiş cezası olanları sevmem…
Hemşericilik yapanları sevmem…
Sağda solda ona buna iftira atanları sevmem…
Daha yazmayayım.
Bir önceki yazımda “Derince neyi hak ediyor?” derken bu hak etmeyenlerden dem vurmaya çalıştım.
Derince pırıl pırıl, geçmişinde hiçbir şaibesi olmayan, para pul ile işi olmayan, akıllı-başlı adamlar tarafından yönetilmeli.
Daha memurken bir ton davadan ceza almışlar, postaldan korkanlar, yalakalar, sözüm ona ağabey takılanlar, milletvekili gölgesinde hava atanlar, başarısızlar, hak etmediği parayı utanmadan cebine indirenler, aldatanlar tarafından değil kardeşim…
Derince adam gibi adamlar tarafından yönetilmeli…
Sizin bildiklerinizi vatandaş bilmiyorsa, torbanızdaki pislikten haberleri yoksa onlara bildirmeyen de namerttir.
Madem “Derince’ yi seviyorum” diyoruz…
Hadi bakalım!
Kalın sağlıcakla.
