1 Kasım seçimleri diğer seçimlerden çok farklı bir seçim olacağa benziyor.
Yurt dışı oylarındaki 750 bin artış bunun açık göstergesi.
Kocaeli’ mizi bu oylar çok yakından ilgilendiriyor.
Hepimiz iyi biliyoruz ki HDP yurt dışı oyları dağıtıldıktan sonra ilimizden 1 Milletvekili çıkarmıştı.
Lütfü Türkkan Milletvekilliğini yurt dışı oylarından sonra kaybetmişti anlayacağınız.
Ak Parti’ nin ve CHP’ nin ortadaki Milletvekilliği için gerekli oya ulaşması matematiksel olarak mümkün değil.
Bu yüzden Lütfü Türkkan seçim gezilerinde “Ya HDP Ya da ben” vurgusunu sıkça yapıyor.
Gebze, Dilovası belirleyici olacak dense de her ilçeden 50-60 civarında gelecek oylar Lütfü beyi Milletvekili yapacaktır.
Bu seçimin MHP kanadında önemi çok büyük olduğu gibi iktidar partisi deprestij kaybını kısmen de olsa onarması için iyice asılıyor seçimlere.
Oylarındaki az da olsa bir artış olursa en azından moralleri yükselecek, Genel Merkezlerine karşı zevahiri kurtaracaklar.
Elbette bu artışın yurt genelindeki artıştan daha fazla olması gerekiyor.
Son 3 günde el koydukları Holdingin medya tarafına yapılan KAYIM (KAYYUM DEĞİLDİR) tayini esnasında yaşananlar, gazetecilerin ters kelepçeyle gözaltına alınmaları, biber gazları, tomalarla yapılan bol bol zorunlu banyolar, ekran karartmaları, destek için giden vatandaşa karşı sert müdahale tavırları iktidarın oylarını olumsuz yönde etkileyecektir.
Artık sert iklimin yumuşaması yönünde tavrı olan vatandaşların fazlasıyla etkilendiği bu son gelişmelerin bana sorarsanız zamanlama açısından iktidarın çok arzu ettiği bir şey olduğunu düşünmüyorum.
Daha doğrusu düşünmek istemiyorum.
Çünkü eğer büyük bir akıl tutulması yaşanmıyorsa bu tür olayların iktidarın eksi hanesine yazılacağını bilen çok iyi sosyologları, danışmanları var Ak Parti’ nin.
Bu hatayı o ekibin yaptırmaması lazımdı partilerine.
Dünya’ya yansıması, karasızda kalan seçmenleri etkilemesi açısında bakıldığında bu zamanlama manidar geliyor bana.
Şeytanın avukatlığını yapmaya niyetlenirsem eğer; kasıt bile var diyebilecek kadar şaşı bakıyorum bu olaya.
Son 5 günde 2 kanalda diğer partilerin boy göstermesi veya seçim sonuçları açıklanırken havuz medyası denilen medya gruplarıyla aynı sonuçları vermesi neyi ne kadar etkileyebilir ki?
Nasıl olsa kumandanın bastığımız tüm tuşlarında bir Ak Parti’ li Bakan, Başbakanı, Milletvekilinigörmüyor muyduk?
Ha şimdi doğru tarafından bakarsak, yani her vatandaş gibi yaşanan olayları analiz edelim dersek tam bir facia ile karşı karşıyayız demektir.
Terör örgütlerini beslemediği takdirde hiçbir medya grubu, gazete veya dergi asla ve kata kapatılmamalı.
Hele böylesine sert tedbirler ve kendi medya grubundan ve hatta ilçe başkanları, meclis üyeleri arasından seçilmiş Kayımlar ile olmamalı bu işler.
Sonuç olarak iyi niyetimizi dibine kadar kullanarak günahı olmadığını varsaydığımız siyasi kişilerin günahı olarak görünecektir yapılanlar ve hesabını verecek olan mutlaka yine o siyasiler olacaktır.
Bu sert iklimde 2 gün sonra sandık başına gidecek seçmenlerin işi zor.
Kocaeli için ise durum ortada.
Ya HDP ya da MHP arasında bir tercihin yapılacağı seçim havasında geçecek oylamalar.
MHP tüm teşkilatları ile meydanda.
HDP saha çalışması zaten yapmıyor gibi.
Ak Parti eski havasından çok çok uzakta.
CHP il barajının çok farkında, asılıyor ama koparmak için değil.
Saadet Partisi Anayasa Mahkemesi eksenli çalışıyor ama ikna edemiyor.
BBP ise diğerlerinden daha inançlı, en hareketli, en aktif çalışmayı yapıyor.
Sonuç Kocaeli’ de yaklaşık bin oy ile değişeceğe benziyor.
Yani anlayacağımız; Burada rüzgâr nereden eserse essin bir vekili alır bir başka partinin çatısına kondurur.
Son tahlilde o çatı da büyük ihtimalle MHP il binasının çatısı olur.
Çünkü bin oyla işi bitirebilecek tek parti onlar.
Kalın sağlıcakla.
