Noktasına, virgülüne dokunmadan o mektubu yayınlıyoruz.
O mektup;
“merhaba Orçun Bey. Mağdur durumdayım. Size atığım maille yaşanan durumu özetlemek istiyorum. Olayı maddeler halinde şu şekilde özetleyebilirim.
1-) Türköz inşaat tarafından mayıs ayında duvar inşaatına başlandığında, durumu İzmit Belediyesine resmi site üzerinden 23.05.2014 tarihinde bildirdim.
2-) Site üzerinden bu talebime yanıt gelmeyince bende durumu yazılı olarak, 26.05.2014 tarih ve 4091 kayıt nolu Dilekçem ile Yapı Kontrol Müdürlüğüne ilettim.
3-) Yazılı bu Dilekçemden sonra, dilekçe içeriğinde yer alan parselden değil de başka bir parselden söz ederek hiçbir sorun ve yanlışlık bulunmadığını telefon ile söylediler. (Belediye Bşkn Yrd. Sekreteri) Bu şekilde bana (e-posta adresime) bilgi verdiklerini telefon ile bildirdiler.
4-) Bu telefon görüşmesinden sonra, telefonla yapılan yanlış yönlendirmeyi izaha kavuşturmak adına bazı şifahi görüşmeler yaptım ve bu durumu 12.06.2014 tarihinde Belediyenin resmi internet sitesinde bilgi edinmeden ilettim.
5-) Bu bilgi edinme başvurumdan sonra, Belediye 24.07.2014 tarih ve 3669 nolu yazı ile duvarın mühürlendiğini tarafıma bildirmiştir. Gerekli işlemler için söz konusu firmaya süre tanındığı bildirilmiştir.
6-) Belediyenin bu yazısı tarafıma ulaşınca 06.08.2014 tarih ve 5334 kayıt no ile tekrardan dilekçe verdim. Olan olaylar bu dilekçeyi verdikten sonra olmaya başladı. Aramalar, kaçamak cevaplar, tehdit vari konuşmalar vs.
7-) Aradan biraz zaman geçince 23.09.2014 tarihinde Belediyenin resmi sitesinden bilgi edinmeden yanıt verilmesini istedim.
8-) Bu bilgi edinme başvuruma belediyeden gelen 24 ve 25/09/2014 tarihli yanıtlarda duvarın 26.09.2014 tarihine kadar yıkılmaması halinde gerekli işlemlerin kendileri tarafından yapılacağı bildirilmiştir.
9-) Ancak yine her zamanki gibi bu tarihte geçti. Yine bir işlem yapmadığı gibi olayı kılıfına uydurup beni yalancı çıkarmaya çalışıyorlar. Belediye Bşkn Yrd. Ednan PALA ve ordaki çalışanlarla son kez görüşüp, son dilekçelerimi verdim ve ayrıldım. Yapı Kontrol Müdürlüğüne gidince kendimi firmanın irtibat bürosunda gibi hissediyorum. Burası mahkeme değil, hukuki olarak onlarla başediyorum ancak benim konuşmalarımdan sonra yaptıkları işlemleri değiştirip beni yıldırmak ve ekarte etmek istiyorlar.”
İşte okur mektubu bu, işte yaşananların özeti bu.
Tek bir kelimeye dokunmadan, kimlerin korunduğu, kimlerin kollandığı açık seçik ortada.
Gerçek Kocaeli olarak sadece haklının yanında olmaya, haklının çıkarlarını savunmaya devam edeceğiz.
Elbette aksini ispat edenler varsa onlara da belgeleriyle geldiği takdirde kapımız açık.
Ama isminin içerisinde “adalet” geçen bir partinin yöneticilerine bu şekilde davranmak doğrusu hiç mi hiç yakışmıyor.
Nerede kaldı 2001 yılındaki kurucu felsefe anlayışı ?
Nerede kaldı “adalet” duygusu ?
Yoksa artık sadece inşaat şirketlerinden yana taraflı bir “kalkınma” duygusu mu var ?
Gerçeklerle kalın, sağlıcakla kalın.
