Allah'ım ne günlere kaldık ya.
Asıl padişah fethedin diyor, yüce devletlû "siz ona bakmayın, ben ne dersem o” diyor.
Milletin sosyal medyasından sosyal hayatına kadar müdahale etmek, her işine burun sokmak hakkını kendinde görmek nasıl bir ruh halidir, nasıl bir cürettir? anlayamadım gitti.
“Sen kimsin? sana ne benim sosyal medyamdan kardeşim, git bak işine” diyen bir tane adam çıkmaz mı ya?
Bir teslimiyet bir pısırıklıktır almış başını gidiyor.
Yat deyince yatacak, kalk deyince kalkacaksın.
Koskoca seçimleri kazanmış il başkanına bu kadar alkış yetmez, çıkmam kürsüye…
Arkadan alkış kıyamet…
Az önce elini kaldırmayan adam şimdi yaracak yeri göğü.
Ne oldu?
Adam alkışladı dedi abi...
Alkışlamazsak kayar fırçayı.
Yarabbi sen bu millete akıl fikir ver.
İzan ver.
Bir garip hal aldık.
Düzelt bizi ne olur.
Biri çıkar ezeli ebedi liderdir der.
Biri çıkar peygamber gibidir der.
Biri çıkar hayâ edep nedir bilmeden aldığı zevkten bahseder.
Biri çıkar biatse biat der.
Öbürü çıkar bilmem ne der...
Bir acayipliktir aldı başını gidiyor.
Biz azdıkça da belalar üst üste geliyor ama hala uyanan, ilahi uyarıları dikkate alan yok.
Ülkenin üzerine inen kara bulutların neden tecelli ettiğini, gazabı ilahiyi çeken kusurlarımızın sebebini düşünen bir tane Allah'ın kulu yok.
Hâlâ aynı ciddiyetsizlikte ulûhiyet ikram etme yarışında zevatı kiramlar.
“Ya yapmayın kardeşim, aşmayın haddi” dedikçe inadına yarış, inadına fütursuz kelam yarışı.
Biz kayıtsız şartsız biat ettikçe şımaran, kendini bir şey zannedenlerin adedi artıyor, kullandıkları cümlelerin tonu değişiyor.
Şu kadar oy almış bu kadar belediye kazanmış komutan edasında ver emirleri herkes ferman yüce padişahındır desin.
Kendi avenesine emretmeye alışan, ne koysan gidiyoru gören amcam da sözünü dinlemeyenleri versin yüce divana kessin sesleri, bitirsin işi.
Çapulcuları olsun, sokak eşkıyaları olsun, bir-iki hadsizleri, vatan millet düşmanları olsun.
Karşı olan kimse ona en aşağılık sıfatlar layık görülsün.
Sonra...
Bu kadar alkış yetmezler...
Bırakın Facebook’ları…
Umre’den selfieler...
Şirinlik nuskası gülücükler, otorite hicveden dik duruşlar, zafer kazanan komutan edasında emirler.
Daha durun bakalım.
Kongreler geliyor.
Komitalar kurulacak, müdahaleler başlayacak, biat etmeyenlere aba altından değnek gösterilecek.
Hangi belediye başkanı hizaya getirilmek isteniyorsa karşısında adaylar, hangi belediye başkanı rahat ettirilmek isteniyorsa da saçına göre taraklar bulunacak.
İlçe delege seçimlerine sert müdahaleler, kendilerini seçecek il delegelerine ise müsait yerler açılacak.
İlçe ilçe dizayn ekipleri oluşturulacak.
Bazıları eğer yerse racon kesmeye bile yeltenecek.
Mahallerde ikinci delege listeleri engellenecek, eğer engellenemezse çarşaf listeye zorlanacak.
Daha neler neler olacak.
Kongrelerde karşı listelere bire bir müdahaleden tutunda son anda divan tarafından listelerin reddine, adaylığın iptaline kadar her türlü katakulli denenecek.
Kongre bitince de sırtta sırıta "Biz demokrat bir partiyiz… Bizde kavga olmaz… Kazanan-kaybeden de olmaz… Herkes bizi örnek alsın" teraneleri okunacak.
Merak ediyorum kongreleri vesselam.
Görmediğimiz, bilmediğimiz ne dolaplar dönecek diye.
Mesela Haydarcığına kimi uygun görecek yüce devletlû?
Ahmet Ark “her tarağa saç olur” denip konu mankeni olarak yerinde tutulacak mı?
Yoksa koltuğa her hakkı kendinde gören, aday olunacak neresi varsa her yere aday olan, kendilerini Derince’nin Ak Saçlıları olarak gören, paranın şımarttığı, kafası hiçbir şeye basmayan adamlardan birisi mi oturtulmaya mı çalışılacak?
Veya “meclis üyelerimden şu adamı yapın, her yönden kontrolümde olsun” ayarındaki nasihatine uygun bir şahsiyet mi tercih edilecek?
Ya da en imkânsız denenerek yüce devletlûnun şanına hiç yakışmayacak tarzda bir yöntemle parti içi demokrasi özümsenerek ilçe başkan adayını üyelerin özgür iradesiyle seçilmiş delegeler mi belirleyecek.
Üyelerin özgür iradesiyle seçilmiş delegelerin var olabilmesi için her mahalleden 2-3 delege listesine müsaade edecek yürek varsa bu partide, bu son söylediğim ancak gerçekleşebilir.
Soruyorum size; var mı o yürek?
Cevabınızı biliyorum…
Tamam tamam… Kızmayın…
Siz Facebook’tan ayrılın sahaya inin…
Amcanızı fazla kızdırmayın, bırakın bu işleri…
Bi fırça daha yemeyin.
Kalın sağlıcakla.
