BİR KİŞİYE İRADESİNİ TESLİM EDENLER HALKIN DEĞİL SARAY'IN MİLLETVEKİLLERİDİR
Amuran: Sistem değişikliğiyle birlikte TBMM'nin denetim etkinliği azaldı. Yasama görevini yaparken sonucu etkileyecek sayısal üstünlük de sağlanamadığı için, muhalefet partilerinin yasal anlamda etkinliği azalıyor. Sorumluluğu artıyor. Böyle bir ortamda muhalefet partileri için Meclis ne anlama geliyor? Bu dar görev tanımıyla biat kültürüyle oluşturulmuş siyasi partileri ikna edebilmeniz mümkün mü?
Ama bunlar bizi inandığımız davadan geri döndüremez. Çünkü bize demokrasi için oy veren kitlelerin sözcüsü olmak durumundayız. Ve bu görevimizi tüm baskılara karşın sürdürmeye kararlıyız. Vesayet altında bir parlamento var. Bir kişinin Parlamentodaki vesayetini temsil edenlerse Ak Parti ve MHP milletvekilleridir. Bir kişiye iradesini teslim edenler halkın değil, Sarayın milletvekilleridir. Amuran: Siyasetin yeniden dizayn edilmesinde hedefiniz, güçlendirilmiş parlamenter sistemin yeniden getirilmesi. Bu sistem iktidarın da sorumluluktan kurtuluş reçetesi değil midir?
Güçlendirilmiş Parlamenter sistem derken güçlendirme ile neleri kast ediyorsunuz, bu sistem demokrasiye yeniden ne gibi kazanımlar sağlayacaktır?Kılıçdaroğlu: Kısaca ifade edeyim…Milletvekilini liderler değil, millet seçsin. Bu lider sultasını sonlandıracak, parlamento üzerindeki vesayete de son verecektir. Bunun için Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasasında değişiklikler yapılması...Meclis İç Tüzüğü’nün değiştirilerek TBMM’de bir Kesin Hesap Komisyonunun kurulması ve bu komisyonun başkanlığının muhalefete verilmesi…Kurulacak Hükümetin Meclisten güvenoyu alması…
Ulusal Vergi Konseyi kurulmalı ve bu Konsey düzenli aralıklarla Parlamentoyu bilgilendirilmeli… Böylece vergilerin adaletli olup olmadığı, nerelere harcandığı konusunda Parlamento bilgilendirilmeli…Bu ilkeler, devletin saydam ve siyasetin de hesap verebilir olmasına olanak sağlayacaktır.