İzmit’te Rus menşeli İHA’nın bulunması sıradan bir olay olarak görülemez

Son bir hafta içerisinde, Ankara merkezli savunma ve güvenlik kurumlarının yoğunlaştığı bir bölgede ilk İHA olayının yaşanmasının ardından, sanayinin kalbi olan Kocaeli’de ve TÜPRAŞ gibi ülkemizin en stratejik rafinerilerinden birinin bulunduğu alanda ikinci bir İHA vakasının meydana gelmesi, bu girişimlerin kesinlikle tesadüf olarak değerlendirilemeyeceğini açıkça göstermiştir. Türkiye’nin adeta kalbine yönelmiş bu İHA hareketlerinin, kimler tarafından, hangi amaçla ve hangi güvenlik zafiyetlerinden faydalanılarak gerçekleştirildiğinin gecikmeksizin ve tavizsiz biçimde soruşturulması gerektiğini ifade etti.

Kocaeli’nin İzmit ilçesinde, Rus menşeli olduğu değerlendirilen Orlan-10 tipi bir İHA’nın bulunmasının, sıradan bir olay olarak görülemeyeceğini belirten Kanko, bu durumun Türkiye’nin hava sahasının ne derece etkin biçimde korunduğu sorusunu bir kez daha gündeme getirdiğini söyledi. Aynı hafta içerisinde Ankara’nın Elmadağ ilçesinde bir başka İHA’nın düşürülmesi ise yaşananların münferit olaylar değil, bir bütün olarak ele alınması gereken ciddi bir güvenlik ihlalleri zinciri olabileceğini ortaya koydu.

Kanko açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Son bir haftada yaşanan iki ayrı İHA vakası, arkasında ciddi soru işaretleri barındırmaktadır. Özellikle Kocaeli gibi sanayinin kalbi olan bir kentte, Rus menşeli olduğu değerlendirilen bir İHA’nın tespit edilmesi, ülkemizin hava ve ulusal güvenliği açısından asla hafife alınamaz.”

Kanko, Kocaeli’nin Türkiye sanayisi açısından taşıdığı stratejik öneme dikkat çekerek, kent sınırları içerisinde TÜPRAŞ gibi ülkenin en kritik rafinerilerinden birinin bulunduğunu hatırlattı. Bu tür stratejik tesislerin hedef alınmasının ya da gözetlenmesinin, yalnızca yerel bir güvenlik sorunu olmadığını; doğrudan Türkiye’nin ekonomik güvenliğini ve ulusal bütünlüğünü hedef alan bir tehdit anlamına geldiğini vurguladı.

“TÜPRAŞ gibi stratejik bir sanayi tesisine yönelik olası bir saldırı ya da sabotaj girişimi, yalnızca bir enerji tesisini değil; Türkiye’nin ekonomik istikrarını ve ulusal güvenliğini hedef almak demektir. Bu nedenle yaşanan İHA olayları tüm yönleriyle araştırılmalı, ihmallerdeki sorumlular ortaya çıkarılmalı ve kamuoyu şeffaf bir biçimde bilgilendirilmelidir.”

Ankara’nın Elmadağ ilçesinde yaşanan İHA vakasının, olayın ciddiyetini çok daha üst bir boyuta taşıdığını ifade eden Kanko, Ankara’nın yalnızca idari bir başkent değil; aynı zamanda Türkiye’nin savunma ve güvenlik mimarisinin merkezi olduğunu hatırlattı. ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN, Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) gibi savunma sanayisinin belkemiğini oluşturan kurumların merkezlerinin Ankara ve çevresinde bulunduğuna dikkat çeken Kanko, askeri kurumlar, kritik bakanlıklar, Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin de Ankara’da yer aldığını vurguladı.

Böylesine stratejik ve yüksek güvenlikli bir bölgede bir İHA’nın hava sahasına sızabilmesi ve Elmadağ’a kadar ulaşabilmesinin, Türkiye’nin hava savunma ve erken uyarı sistemleri açısından ciddi bir güvenlik zafiyetine işaret ettiğini belirten Kanko, bu durumun basit bir ihlal olarak geçiştirilemeyeceğini, ulusal güvenliğe yönelik açık bir uyarı olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Kanko, bu İHA hareketlerinin arkasında Türkiye’de istikrarsızlık yaratmayı amaçlayan odakların ya da Türkiye’ye açık veya örtülü bir mesaj vermek isteyen yabancı devletlerin organize girişimlerinin bulunup bulunmadığının tüm boyutlarıyla araştırılması gerektiğini belirtti. Kim tarafından, hangi amaçla ve hangi teknik imkânlarla gerçekleştirildiği ortaya çıkarılmadan yapılacak her değerlendirmenin eksik kalacağını vurguladı.

Ankara Elmadağ ve Kocaeli’de peş peşe yaşanan bu İHA vakalarının birlikte ele alındığında, Türkiye’nin hem siyasi hem de ekonomik kalbine yönelmiş çok boyutlu bir güvenlik tehdidi ihtimalini güçlendirdiğini ifade eden Kanko, yetkili kurumlara çağrıda bulunarak; hava sahası güvenliğinin güçlendirilmesi, kritik altyapıların korunmasına yönelik önlemlerin artırılması ve söz konusu ihlallerin kapsamlı ve şeffaf bir biçimde incelenmesi gerektiğini belirtti.

Aksi hâlde bu tür ihlallerin görmezden gelinmesinin, çok daha ağır ve telafisi mümkün olmayan güvenlik risklerine davetiye çıkarmak anlamına geleceği uyarısında bulundu.

, 20 Aralık 2025 04:41